Narin olmayan iki çift el dudaklarıma örtüldüğünde bir anda korkudan ne yapacağımı bilemedim. Elin altından gelen koku burnumu doldurduğunda ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Başım feci bir şekilde dönüyordu ve kendimi kuş gibi hissediyordum. Gözkapaklarım kendimden bağımsızca kapanınca tüm dünyam etrafımda dönüverdi.
Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Bir sandalyede, ellerim arkadan bağlanmış bir şekilde oturuyordum. Ağızımı saran sıkı bant beni oldukça rahatsız ediyordu. Etrafıma bakındığımda, karanlık bodrumun içerisinde tek belli olan şey karşımda masasında oturan adamın beni delip deşen bakışları ve masadaki lambaydı. Ne olduğunu anlamamamakla beraber korkunun verdiği karamsarlık duygusu bedenimi ele geçirmişti. Adam uyandığımı fark ettiğinde ayağa kalkarak yanıma geldi.
“ Küçüğümüz de uyanmış.” Korkuyla geri çekilmeye çalıştığımda kısa çaplı bir kahkaha atarak önüme eğildi. “ bana ne yapacaksın? “ dedim dişlerimin arasından. Korkuyordum ama bu korku suçsuzluk korkusuydu. Neydi bu? Babam yine ne işlere bulaşmıştı?
“ Baban yine yapacağını yapmış.” Dedi kızgınca. “ beni burada ne kadar tutabileceğinizi sanıyorsunuz. Babam veya abim çoktan yokluğumu fark etmişlerdir. “ dedim korumacı ve mesafeli bir tavırla. Güldü ve “ baban benim yıllar önce çok yakın bir arkadaşımdı. Fakat o benim abimi elimde alarak hata yaptı şimdi bende seni alıyorum. Artık sana ne yaparım bilmiyorum ama beni sinirlendirirsen seni öldürürüm anladın mı beni?” dedi. Yüzüne kısa bakış atıp kafamı salladım. Ben bir şey yapmamıştım. Hayatın çok adaletsiz bir yer olduğunu biliyordum ama bu cezalandırmayı kabul edemiyordum. Gözlerimdeki yaşlara engel olamadan konuştum.
“ Dünya adaletsiz bir yer ve sen bu dünyada kendi adaletini yaratamazsın. Bırak da gideyim. İstediğin kişi o ben değilim.” Babamdan hayatım boyunca hiçbir zaman ilgi görmemiştim. Hep benden nefret eder bende ondan ederdim. Abimden görmüştüm ben hep baba sevgisini. O yüzden pek de önemli değildi babamın ne yaptığı. Ama şimdi yaptığı şeyler üstüme yıkılıyordu ve ben bunun altında eziliyordum.
“ Ağlamayı kes. Seni öldürmemem için hiçbir neden yokken gelip bana dünyanın adaletinden bahsetme. “
Dedi ve kolumdan kaldırarak beni yere fırlattı. Çok canım yanmamıştı ama bu işkencenin bir an önce bitmesini istiyordum. Tam o sırada kapının açılış sesi ve iki el ateş sesi yankılandı kulaklarımda. Abim gelmişti. Yine o kurtarmıştı hayatımı. Derin bir nefesi içime çekerek doğruldum ve koşarak abime sarıldım. Şu dünyada tek değeri olan varlığa.. Dediğim gibi dünya çok adaletsiz ve bir o kadar da acımasız bir yerdi, fakat herkes kendi adaletini yaratmakla meşgulken hiç bir zaman adalete kavuşamazdı bu dünya. Ve ben o dünyada, adaleti sakılan çocuklardan sadece biriydim.