Dünya Üzerindeki Açlık

Hepimizin bildiği üzere, dünya üzerindeki nüfus sayısı her geçen gün büyük bir hızla artıyor ve artmaya da devam ediyor. Ancak maalesef hızla artan nüfus artışı da dünya üzerinde bazı olumsuz yan etkilere sebep olabiliyor. Bu olumsuz yan etkilerden biri de tükenen yiyecek kaynakları. Özellikle Afrika kıtasında zaten yüzyıllardır süregelen bir açlıkla beraber bu açlık, nüfus artışıyla beraber diğer kıtalara da yayılarak küresel bir probleme dönüşebilecek bir durumda bulunuyor. Tabii ki de insan ırkı üzerinde herhangi bir soykırım yapılamayacağı üzere, bu açlık sorunun da bir çözüme kavuşturulması kesinlikle insan ırkının devamı için gereklidir. Peki bir düşünelim, bu açlık sorunu için ne gibi çözümler bulunabilir? Son zamanlarda bu konu hakkında şöyle bir görüş açığa çıkmıştır. Bildiğiniz üzere teknolojinin de gelişmesiyle artık gıdaların genetiği değiştirilebiliyor ve bu ürünlere genetiği değiştirilmiş organizmalar veya kısaca GDO denmektedir. GDO sayesinde ürünlerin de raf ömrü de uzatılabildiğinden, gıdaların genetiğini değiştirerek insanlık için daha yararlı gıdalar yaratılabiliyor. Bunun sonucunda ise bütün gıdaların genetiğini değiştirdiğimiz zaman artık açlık diye bir sorun kalmamasıyla beraber, artan nüfusa karşı da bir çözüm gerçekten de olabilir. Bugün sizlerle beraber bu çözüm yolunu konuşacağız ve bunun olumlu ve olumsuz yönlerini tartışacağız.

Öncelikle olumlu yönleriyle başlayalım. Daha önce de söylediğim gibi, açlık sorunu, genetiği değiştirilmiş organizmalar ile çözülebilir çünkü gıdalardaki besin değerleri arttırılırsa, tek bir öğün bile sizi en az 1 gün tok tutmaya yetecek kadar enerji sağlayabilir. Yani daha az yemek ile daha fazla enerji alabiliriz. Ayrıca bu ürünlerin raf sürelerini de uzatarak saklayabilir ve gelecek için saklayabiliriz. Bu sayede artık ürün kavramını da bir şekilde ortadan kaldırma yolunda çalışmalar sağlanabilir. Bunun yanında da, nüfusun açlığını önleyerek dünya genelinde bir toplumun yok olması gibi durumlar da ortadan kaldırılabilir. Şimdi de olumsuz yönlere bir göz atalım. Bence genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımındaki en büyük sorun, ürünün organikliğini yok etmesidir ve inorganik bir ürün ile insan sağlığına olumsuz yan etkilerde bulunulabilir. Ayrıca, her elde edilen ürünün bu süreçten geçmesi hem uzun bir zaman hem de bol miktarda maddi destek gerektirir ve bu konularda ülkeler sıkıntılar yaşayabilirler.

Ancak sonuç olarak, tabii ki de dünya üzerindeki en önemli şey insan ırkının devam etmesi ve güzel bir hayat yaşayabilmeleridir. Bu sebeple açlık gibi toplum yok eden sorunlara karşı genetiği değiştirilmiş organizmalar kullanarak açlığı yok etmenin imkanlı olabileceğini savunan insanlardanım. Teknolojinin gelecekte daha da gelişmesiyle beraber eminim ki hepimiz yakın bir gelecekte GDO’lu ürünlerin insan yaşamına olan olumlu etkilerini görüyor olacağız.

(Visited 10 times, 1 visits today)