İnsanlığın geleceğini korumak için farklı gezegenlerde yeni yerleşim yerleri kurma fikri, iki yüz yıldır insanların zihinlerini meşgul ediyor. Peki, binlerce yıl ötesine yatırım yapmak yerine Dünya’nın bugünkü sorunlarına mı odaklanmalıyız?
Bilime göre yaklaşık 100-200 bin yıldır var olan insan, gün geçtikçe Dünya’ya zarar vermeye devam ediyor. İnsanlar da kendi elleriyle verdikleri zarardan başka bir gezegene giderek kurtulmak istiyor. Her ne kadar acımasız bir düşünce de olsa iklim krizi, küresel ısınma, nüfus artışı, doğal kaynakların azalması, denize ve atmosfere karışan atıklar gibi Dünya sorunlarını düşününce Dünya’yı kurtarmak o kadar da kolay olmayacak. Hatta belki Dünya’nın pandemi gibi aniden gelişen olayları yüzünden Dünya’daki tüm krizler beklediğimizden hızlı artabilir; kaldı ki binlerce yıl, önlem almazsak birkaç yüz yıl içinde bile Dünya’nın sonu gelebilir. Bu sebeplerden dolayı Dünya için olan çalışmaların artması; Dünya ve insanoğlunun geleceği için yedek gezegen arayışımızın devam etmesi gerekli.
Bilimin gelişmesi için sorgulayıp düşünmemiz gerekir. Örnek olarak yer çekimini bulan Newton, ağacın altında otururken bir elmanın yere düştüğünü gördükten sonra “Neden düştü, düştüyse de neden dik olarak yere düştü de başka yöne sapmadı?” diye kendine sorular sorarak, sorgulayıp çalışmalar yaptı. Bu sayede ondan sonra gelecek bilim insanlarına öncelik etmiş oldu.
Hadi biz de sorgulayalım: Peki gerçekten başka bir gezegende yaşayabilir miyiz? Binlerce yıldır insanoğlunun sorguladığı fakat bir türlü kesin bir cevap bulamadığı en temel sorulardan size birkaç örnek vereyim: Dünya’nın her yerinde yaşam biyokimyasal seviyede aynıdır, peki yaşam böyle olmak zorunda mı gerçekten? Yoksa başka şekillerde de yaşayabilir miyiz? Tüm evrende tek miyiz yoksa tüm yaşam şekillerinden sadece bir tanesinde miyiz? Bu soruların cevaplarını artık bulmamız gerek. Bunu deneyebileceğimiz bize en yakın olan gezegen de Mars. Mars’ta bol miktarda tuzlu su bulunuyor. Eğer bu tuzlu suları arıtıp yaşam için gerekli element ve mineralleri bulabilirsek Mars’ta bir koloni kurmayı başarabilir, beş yüz yıl içinde Mars’ta ve bize yakın başka gezegenlerde yerleşim yerleri kurabiliriz.
Aynı yaklaşık 500 yüz yıl önce Kristof Kolomb’un 1492’de Amerika’yı keşfetmesi gibi bizim de keşfetmemiz gerek. Diğer gezegenler, Amerika’dan daha uzak olabilir bize fakat unutmayalım ki Kristof Kolomb büyük okyanusu eli boş da dönebilirdi. Önemli olan bir şeyler bulmak, keşfetmek adına yolculuğa çıkmasıydı.
Kısaca demek istediğim; başarısız olma ihtimalimize karşı bile yedek gezegen arayışımızın şuanda yapabiliyorken yapmamız gerektiği. Çünkü yapabilecekken neden yapmayalım değil mi? Mars Cemiyeti’nin kurucusu Dr. Robert Zubrin’in dediği gibi “Eğer olağanüstü, önemli ve muhteşem bir şey yapmaya gücün yetiyorsa onu yapmalısın!”