Dünyamız her saniye, her yönde, her şekilde değişiyor. Bu değişimler bazen iyi bazen ise kötü yönde gerçekleşiyor. Bunlardan birisi mesela küresel ısınma: Dünya gitgide ısınıyor, ormanlar azalıyor, Dünya canlılığını kaybediyor, ölüyor. Buna karşılık olarak devletler ve organizasyonlar küresel ısınmaya karşılık daha fazla eylem almaya başladı. Bu iyi özelliklerinden biri oluyor. Başka olarak insanların kendi atıklarını yönetememesi de verilebilir. Elbette ki bu ve benzeri sorunlar saymakla bitmez ama böyle sorunların beşeri sorunlar olduğunu kabul edebiliriz. Bunun yanında doğal sorunlar da var. Mesela yanardağ patlamaları, depremler, kıtaların yer değiştirmesi,…
Sorunlar illaki insanların hayatlarına mal olacak, toplu yıkım olacaklar diye bir kural yok. O yüzden kıtaların yer değiştirmesi değişik gelse de bir gerçek. Hatta geçmişte de çok kez gerçekleşti. Bu hareketlerin sonucunda oluşan -belki de- en ünlü kıta “Pangea”, yaklaşık 335 milyon yıl önce oluşmuş ve yaklaşık olarak 115 milyon yıl sonra parçalarına ayrıldı. Yani anlayacağınız üzere, bir kıtanın birleşip ayrılması milyon yıldan fazla sürüyor. Bundan dolayı ben dünyada sözü geçen lider olsaydım, dünya haritasını yenilemezdim. Şu anki sapmalar -eğer varsa- daha büyük sorunlar oluşmaya başladığı zaman mesela gemilerin, uçakların rotaları göze bata bata değiştiğinde değiştirirdim. Ayrıca dünya haritasının dünya barışında sınırlar haricinde pek de büyük bir rol oynadığını düşünmüyorum.
Dünya barışı göreceli bir kavram. Biri için tamamen güvende olmak için ise bir başkası için hiç bir kısıtlaması olmaması olabilir. Bu yüzden dünyadaki herkesi tek tip bir barışla ikna etmek imkansızdır. Ancak barış için farklı farklı gereklilikleri var: insanları bilinçlendirmek, ahlak kurallarını edinmek, şiddet kullanımı hakkında kesinlik getirmek, yasama organının insanların ihtiyaçlarına yönelik yürütülmesi, adaletin her yerde, her anda, herkes için ne olursa olsun eşit olması…Elbette bu gereklilikler sadece ülke çapında değil, dünya çapında da. Ancak benim için ilk yapacağım şey insanları yaşları ne olursa olsun bilinçlendirmek olurdu çünkü her ne kadar uğraşırsanız uğraşın, insanlar asla bilmediği şeyleri yapmaz. Eğer bilinçlendirirsek, elbet zamanı gelince bu gereklilikleri destekleyecek, kabul edecek ve daha iyi bir dünya için savaşacaktır. İkinci olarak ise şiddet kullanımını azaltmak olurdu. En eski zamanlarda bile şiddetin hükmettiği bir yerde barış tam anlamıyla sağlanmamıştır. (Bir diktatörlükte barış var gibi gözükse de aslında yoktur.) Ancak bu yazdıklarımı sadece okumak yetmez harekete geçirmek de gerekir. İlk bireyde sonra ailede, aileden sonra toplum yani ulusta ve de dünyada gerçekleşir. Ne de Atatürk’ün şu sözü çok iyi açıklar: Yurtta sulh, cihanda sulh.