Lisedeydim ve yaşımın gerektirdiği toylukla hareket ediyordum. Arkadaşlarım yanımda eğlencenin dibine vururken başka hiçbir şey düşünmeyen ben şu an ailemizin karanlık sırlarıyla yüzleşiyordum. Yıkılmıştım çünkü maddi durumumuzun çok iyi olmasının nedeninin babamın başarısından değil de babamın pis işlerinin sonucu olduğunu öğrenmiştim. En kötüsü de bütün sırların saklandığı saat dün gece sırra kadem basmıştı. Kaybolan ya da çalınan saati hemen bulmamız gerekiyordu yoksa babam hapse düşüp ailemiz parçalanacaktı. Her zaman adaletten yana olan ben şu an ne yapacaktım? Ellerimi kirletecek miydim? Ailem uğruna kanunları ezecek miydim?
Aklıma vefat eden dedemin bana söylediği sözleri aklıma canlandırınca onun dediği gibi ailenin her şeyden önemli olduğunu fark ettim.
Zaman kaybetmeden saati bulabilmek için hemen harekete geçmem gerekiyordu. Dün gece evdeki parti esnasında neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Buğulu olan anıları hafızamın ücra köşesindeki tozlu raflardan çıkarmak çok zor olacaktı.
Ne kadar uğraşsam da eksik parçaları bir türlü dolduramıyordum. Aklıma gelen fikirle hemen en yakın arkadaşlarımı arayıp eve davet ettim. Dört kişiden oluşan arkadaş grubumuzda illaki biri hatırlıyordur diye düşündüm.
Arkadaşlarım geldiğinde onları sorguya çekercesine sorular sorduğum için onlar da bu durumdan çok rahatsız olmuşlardı. Saatin neden bu kadar önemli olduğunu bir türlü anlayamamış ve benim için önemini fark edememişlerdi. Sırtımın yere gelmeyeceğini bildiğim için sonunda onlara nedenini anlattığımda onlar da benim kadar şaşırmışlardı. Hani dost acı söyler derler ya onlar da durumun ne kadar kötü ve ciddi olduğundan bahsediyorlardı.
Aradan bir gün geçmişti ve saati çalan kişiden çıt çıkmıyordu. Herhangi bir anlaşma için de aramamıştı. Şu anlık güvendeydik fakat bir sonraki dakikanın güvencesi yoktu. Annem bana sürekli zihni açan yiyecekler ve içeceklerden getiriyordu fakat hiçbir işe yaramayıp benim moralimi iyice bozuyordu. Telefonumdan galerime o geceye dair bir fotoğraf bulabilme umuduyla girmiştim. Umduğum gibi olmuştu da. Dikkatle çekindiğimiz fotoğrafları incelerken en yakın arkadaşlarımdan olan Ülkü’nün elinde yadigar saati gördüğümde beynimden vurulmuşa döndüm.
Birlikte geçirdiğimiz onca anımız bir film şeridi misali gözlerimin önünden geçerken bedenim öfkeyle dolup taşmıştı bile. Her yüzüme güleni dost sanmıştım. Dikkatlice bir plan yapıp saati geri almanın yollarını arıyordum. Küçüklüğümden beri ayrılmadığım en yakın arkadaşım saydığım Defne’yi aradım ve acilen eve gelmesini istedim. En kara günlerimizi birbirimiz sayesinde üstesinden gelmiştik. Kara gün dostumun yanımda olmasında ve yeniden her şeyi düzeltmek için bir plan yapmaya ihtiyacım vardı.
Öfke problemimi küçük yaştan beri kontrol edebilmeye çalışsan da şu an bir patlak yaşıyordum. Defne ile işe yarayıp yaramayacağını bilmediğimiz bir plan yapmıştık ve bu akşam işe koyulacaktık. Akşam Ülkü’nün evinde onun haberi olmadan bir parti düzenlemiştik ve Ülkü dahil herkese mesaj atmıştık. Ülkü bu partiyi yapmak zorundaydı çünkü o asla duruşunu bozmayan, otoritesini her zaman koruyan sert görünen biri olmuştu ve bunu bozmamak için elinden geleni ardına asla koymazdı.
Parti başlamıştı ve kızlara saati bulduğumu ve her şeyin yola girdiğini söyledim. Ülkü’nün yüzünde şaşkınlık ifadesi artarken lavaboya gitmesi gerektiğini söyleyip bizden uzaklaştı. İşte benim partim şimdi başlamıştı. Saati kontrol etmeye gidiyordu ve şimdi onu gafil avlamanın tam sırasıydı. Gerçek düşmanlarımız sessizdir sözünü içimden tekrar ederken topluklu ayakkabılarımdan çıkan ses Ülkü’yü panikletmişti. En üst kata çıkarken onu takip etmekten asla vazgeçmiyordum. Sonunda terasa çıktığımızda elinde saatle karşımda duruyordu. Neden diye sorduğumda bana içindeki bütün kötü sözleri savuruyordu. İçimde kanım yerine öfke akıyordu sanki. Elindeki saati var gücüyle bana fırlattığında bana doğru yürüyüp beni itti. Yere düştüğümde artık kendime hakim olamıyordum. Aniden ayağa kalkıp onu bütün gücümle ittirdiğimde dengesini kaybedip on katlık apartmanın terasından düşmüştü. Ölmüş müydü? Onu ben mi öldürmüştüm? Ne yapmıştım ben?