Dost Dediğin

Çoğu insan, haliyle, arkadaşlarıyla problem yaşamıştır. Bu genelde güven eksikliği, kişilik uyuşmazlığı veya bakış açısı farklılığıyla ilgilidir. Peki, bu anlaşmazlıkları en aza indirmek ve birbirimizi incitmeden yol almak için ne yapmak gerekir?

Öncelikle hoşgörülü olmak ve alttan almak lazım. Tamam, kimse kimsenin yaptığı hareketleri sevmek veya görüşlerine katılmak zorunda değil ama onu rencide etmek veya kırmak da çözüm değil. Problemi arkadaşımızla konuşup çözmeliyiz. Belki ona, onun göremediği bazı şeyleri gösteririz ve yanlışlarının farkına varmasını sağlarız. Kimse sevmediği, değer vermediği birine yanlışını göstermez. Çünkü yanlışını onu kırmak için değil düzeltsin ve olabileceğinin en iyisi olsun diye gösterir. Düzeltip düzeltmemek de ona kalır.

Güven problemine gelirsek herkesin kendine has karakteri, deneyimleri ve bilinçaltı tortuları vardır. Önceden yaşadığı hayal kırıklığı kişinin sonraki ilişkilerine de yansır. Aslında güvenilir olan birine şüpheci bir tutumla yaklaşılırsa ilişki kalitesi düşer. Veya geçmişinde hiç güven kaybı yaşamadıysa yanlış kişilere güvenmesi ve yanılması onun için büyük hayal kırıklığı olur. Eğer arkadaşınızla aranızda güven eksikliği varsa orada bir durup düşünmek lazım. Onun güvenini kazanmak için önce siz bu güveni vermelisiniz. Bu da sabır ve emekle oluyor.

Arkadaş seçimi önemli bir konu. Çünkü insan arkadaş ortamına göre inanılmaz değişebiliyor. Bu iyi yönde de kötü yönde de olabilir. Biz de kendimize, bizi iyi yönde geliştirebilecek arkadaşlar seçmeliyiz. Her ilişkinin yalan olduğu şu dönemde her ne kadar zor bulunsa da gerçek dostlar mevcut.  Bize de bunlardan birinin yakasına yapışmak kalıyor.

Bana göre ‘dost’ diyebileceğimiz insanlar her şeyden önce dürüst olmalı. Öyle yalan dolanla olmaz dostluk dediğin, ikiyüzlülüklerle olmaz. Ona bir sırrını verdiğinde aklına başkalarına söyler mi sorusu gelmemeli. Zaten geliyorsa da ondan önce bir hata yapıp güvenini kaybetmiştir. Ama sen ona iki kere güvenip kapılarını açtıysan, bu büyük risktir ve sonucunda karşındaki kişinin gerçek yüzünü ve kalitesini görürsün. Birisine ikinci kez güvenmek zordur ama birini iki kez hayal kırıklığına uğratan kişinin aldığı ‘ah’ın bedelini ödemek daha zordur. Yaşattıklarımızı yaşayacağımızın farkında olmak lazım biraz da.

Dost dediğin arkanı kollayan, sana destek olan, üzüntünle üzülüp mutluluğunla mutlu olan, yakın görünüp de uzak olmayan kişiler olmalı. En küçük zorlukta sırtını dönen, istediği çıkarlarını elde edince selamı kesen, mutlu halimizde yanımızda olup güzel vakit geçirip de depresyonumuza katlanamayan çakma arkadaş tiplerinden hayır gelmez. Hayatlarımıza fazlalık yaptıkları gibi yaşamımızı kirletirler de. Onun yerine kaliteli kişiler olsun yanında. Her biri özenle seçilmiş olsun. Yani ‘işte benim kardeşim be!’ diyebileceğin türden olsun. Her gün ”İyi ki benim dostum!” diyebilmelisin. Onunla geçirdiğin hiçbir zamandan pişman olmamalısın. Acı tatlı tüm anılarıyla mutlu etmeli seni.

Hayatınıza anlam katacak, bütün ‘iyi ki’lerinizin sebebi olacak insanlarla karşılaşmanız dileğiyle…                                                    

(Visited 274 times, 1 visits today)