Her çocuğun ortak bir derdi vardır: okul. Okul çağındaki öğrenciler genellikle her gün sabah sabah sıcacık yataklarından kalkıp okula gitmekten pek hoşlanmazlar. Neden mi? Çünkü okul onlara sıkıcı bir yer olarak gösterilmiş. Okul aslında herhangi birine sorsanız öğrenim görünen yer olarak tanımlanacak bir yer. Peki sizce okullar sadece bir binadan mı ibaret?
Ne yazık ki bugünkü okul anlayışı bu. Artık insanlar için okullar dört duvar arasında çocuklara ezber yaptırarak “eğitim” vermek. Beni yanlış anlamayın, bazı okulların çok güzel sistemleri ve aktiviteleri bulunmakta. Ama maalesef ülkemizde ve dünyanın bazı bölgelerinde okullar bu şekilde görülüyor. Bu yüzden her öğrencinin en az bir gün “Bugün de okul olmasın ya!” dediği bir gün bulunmakta. Maalesef okul ve eğitim anlayışımızda da birçok konuda olduğu gibi gözümüzün önündeki perdeyi kaldıramıyoruz.
İyi güzel de ne yapabiliriz ki, dediğinizi duyar gibiyim. Emin olun çok şey. Mesela ilk olarak şu öğrencilere zorla başarıyı dayatmamalıyız. Her bireyin yeteneği ve özelliği birbirinden farklıdır. Hepimizin birbirinden farklı ilgi ve yetenek alanları var. Yani Ahmet matematikte iyi diye Ayşe de matematikte iyi olacak veya Duru ders dinlemiyor ne kadar akılsız ama Murat ders dinliyor diye zeki diye bir şey yok. Eğitim sistemimizi ve okullarımızı çocukların zekasını köreltecek şekilde değil de tam tersine onları ilgi alanlarında geliştirecek ve onları öğrenmeye çekecek bir şekle getirmeliyiz. Öğretmenler çocuklara zorla bir şeyler öğretmemeli ve bu durumda da bırakılmamalılar. Gerçekten çocukların içindeki cevheri ortaya çıkarmaya çalışmalılar. Kısacası daha birçok şey bu tarz bir problemi çözmemizde bize yardımcı olabilir.
Gelelim şu iyi okullara ve aslında okulun ne olduğuna. İyi okullardan kastım şu, bu 4 duvarı aşabilen veya aşmaya çalışan eylemlerin yapıldığı yerler. Bu bir öğretmenin bir öğrencisinin konularının dışında olsa bile onun ilgilisini çekecek bir şekilde ona kafasına takılan şeyleri izah etmesi veya bir öğretmenin ders kitabı okutmaktansa derse fiziksel bir materyal getirmesi veya deney yapması olabilir. Okulların sosyal aktiviteler düzenlemesi de bunlara güzel bir örnektir. Aslında okul da özünde bu zaten. Bir şey öğrendiğiniz, size yeni bir kapı açan her yer aslında bir okul. Yani eviniz, kursunuz, antrenmanınız, kütüphaneler gibi yerler ve buralarda zaman geçirmenin bir okulda öğrenim görmeyle bir farkı olmamalı.
Toplumuzun geleceği her zaman gençlerdi ve gençler olmaya da devam edecek. Eğer biz onları bir şeyler öğrenmekten, keşfetmekten, araştırmaktan alıkoyarak nefret ettirirsek ne biz kalkınabiliriz ne de bir geleceğimiz olur. Hepimiz özeliz ve birbirimizden farklı yeteneklerimiz var. Hiç kimse yapmak istemediği veya yapamadığı şeylere zorlanmamalı. Onun yerine istediklerinin peşinden koşmasına izin verilirse başarı zaten arkasından gelecektir. İşte bunu sağlayacak en önemli etkenlerden biri olan okullar da bu gibi amaçlara göre tasarlanmalı ve dört beton duvar arasında çocukları hapsetmemeli.