Son yıllarda hava kirliliğinden küresel ısınmaya, küresel ısınmadan ozon tabakasının delinmesine kadar uzanan birçok çevresel etkenlerin sonucu olarak ortaya çıkan çevresel sorunlar yaşayan canlılardan cansız varlıklara kadar her kesimi etkisi altına almış durumdadır. Ne yazık ki bu sorunların temel nedeninin başını da bizler, insanlar çekmektedir. Bu kadar büyük bir sorunu canlıların omuzlarımıza yüklemekten çekinmememizin yanında bir de başka canlıların yaşamlarını kontrol etme hakkını kendimizde görerek onların hayatlarını kısıtlıyor veyahut kendi amaçlarımız doğrultusunda onların yaşamlarını yok ediyoruz.
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar ve çevremizde gelişen göz yumulamayacak derecede büyük sorunlarla artık bizler de çevreye verdiğimiz zararlarla az çok ilgileniyoruz. Ve bu farkındalık dolayısıyla insanlar sosyal medya üzerinden olsun veya yaptıkları protestolar olsun, doğayı korumak istemektedir. Ama sosyal medya üzerinden yapılan bu bir iki yarım ayaklanmayla ne çevreyi ne de canlıların neslini, doğasını korumak mümkündür.
Bunun için bilim adamları nesli tükenmekte olan farklı coğrafyaya sahip canlıları bir araya getirerek onların bakımlarını üstlenerek nesillerinin devamının sağlanmasına öncülük etmesi için hayvanat bahçelerinin kurulmasına kanaat getirmişlerdir. Bu yapılan çalışmalardan sonuç almak her ne kadar bir mantık çizelgesini izliyor gibi gözükse de birçok hayvanat bahçesi amacından, yolundan saptı. Biz insanoğulları yaptığımız hatalardan ders almak yerine aynı hatayı tekrarlamayı tercih ettik. Hayvanat bahçelerini hayvanları hapsedebileceğimiz, çocuklarımızı avutabileceğimiz, bir müze gibi gezebileceğimiz onları doğal veya yapay engellerle kısıtlayabileceğimiz bir yer olarak gördük ve öyle davrandık. Bunun sonucu olarak hayvanat bahçeleri sadece nesli tükenmekte olan canlıların nesillerinin devamını sağlamak için yapılan yerler olmaktan çıktı. Bunun yerine sadece nesli tükenen hayvanlarla değil asıl neslini ve varoluşunu sömüreceğimiz hayvanlarla hayvanat bahçelerini doldurduk.
Bunun sonucu olarak hayvanlar doğal yaşamlarından alınarak, evcilleştirilerek vitrindeki bir eşya muamelesi gördü. İnsanlar hayvanların küçücük kafeslere yerleştirilmesine göz yumulmasının yanında buna karşı çıkmak yerine katkı da sağladılar. Bunun soncu olarak gelişen hayvanat bahçeleri dünyanın dört bir yanına açılarak daha çok hayvanı doğasından koparılmasına neden oldu. Oysaki çeşitli hayvan türlerini koruyup nesillerinin devamını sağlamak, eğitim ve öğretimde yararlanmak, hayvanlar üzerinde bilimsel çalışmalar için olanak yaratmak ve kent insanlarının yaban hayvanları ve davranışlarını izleyip gözleyebilecekleri bir alan sağlamalıydık.
Tabii ki hayvanat bahçelerinin asıl nedenini unutmayıp hayvanat bahçelerini ayakta tutan veya hayvanlara daha iyi yaşam olanağı, tarzı sunan kesim de az değildi. Ama yine de insanoğlu bencilliğini gözler önüne sererek hayvanlara verdikleri bu zararı görmezden geldiler. Oysaki hayvanat bahçeleri tüm yaşayan canlıları düşünerek, amacından sapmadan işletilseydi karşı karşıya kaldığımız birçok sorunla karşılaşmamış olurduk. Eğer insanlar amaçlarından sapmayarak, birbirlerini yoldan çıkarmaya çalışmak yerine birbirlerine yol gösterselerdi dünyanın karanlık yüzünü görmemiş olurduk.