Dondurmacı

Mehmet kendi halinde fabrikada çalışan bir mühendisdi patronuyla arası iyiydi. Fabrikada arkadaşları vardı. İşlerde yerinde olduğundan fabrika tıklım tıklım olmuyor herkez rahat rahat çalışıyordu. Tabi burası bir dondurma fabrikası. Çalışanların sadece kalite kontrol yapmalı ve makinelerin tıkırında işlediğinden emin olması yeterliydi.

Mehmet yanlız kalmayı severdi ama fabrika onu farklı bir hale sokuyordu o sanki daha sevecen daha güler yüzlüydü. Dondurmanın kokusu onu çocukluğuna götürürdü. O küçükken hiç dondurma yememişdi aslında fakat nedense o zamanları hatırlayıp seviniyordu. O dondurma yememişdi çünkü çocuk aklıyla babasını koruyordu. Derdiki ” Benim babam şeker hastası o şeker yerse hasta olur. E babam bana sen doyarsan bende doyarım der hep ozaman ben tatlı yemiyeyim.” bu neden le hiç birzaman tatlıların, çikolataların yanına yaklaşmazdı. Fakat mahmet hep tatlı yemenin nasıl bir his olduğunu merak etmişdi. Buraya gelme sebebide buydu madem kendi tatlıların tadına bakamamış, başkaları talıların tadına bakabilsin diyerekten fabrikada çalımaya başlamıştı. Artık nereden estiyse sanki kendisi dağıyor dondurmayı o sadece makinelrele ilgilenen bir işçiydi. Tek yaptığı onu bunu tamir etmek sonra oturup çayını yudumlarken başkabirşeyin bozulmasını beklemekti.

Fakat onun aklında başka şeyler vardı insanları mutlu etmek istiyordu ama bir başkasının altında çalışarak değil kendi kendine dondurma satmak istiyordu. Bunu yapmak için önce eski bir karavan satın aldı tabi karavın çalıştığından bile emin değildi. Tabi bu seçim ona pardan çok zamana maal olmuş gibiydi çünki yapılacak çok iş vardı ve değişşacek çok parça. Ama elinde sonunda bitirdi veonun artık kendine ağit bir dondurma arabası vardı. Ve hayallerini gerçekleştirmeye hazırdı.

Mahalledeki çocuklar dondurma arabsını okadar sevmişlerdiki Mahmet artık arabayı tekbir yerde tutuyordu fakat yinede önüne gelen çocukların tüm istekleri ile başa çıkamıyordu. Patronu biraz daha fazla satış yaptığı için mutluydu, Çünkü dondurmaları o seğlıyordu, ve çocuklarda biryere kadar mutlu idi ama Mehmet çocukların giderken ”Ben çikolatalı istedim bana çilekli verdi.” gibi söslerini duyunca üzülüyordu. Onun hayali bu değildi o herkezin , klendininde mutlu olmasını istiyordu.

Ama mehmet bir şeyi unutmuştu arkadaşları onun için bir süpriz hazırlıyorlardı. Mahallenin yakın bir yerinde bir eski dükkkanı almışlar. Yanına başka bir dondurma arbası koymuşlar ve içni doldurmuşlar. Tabi çocuklar görmesin diye hertaraf muşambe kaplı ama olsun. Yapılacak en son iş ise Mehmet i buraya getirmek. Bununn için Mehmetin dondurma arabasını bir akşam aldılar yeni dükkanın önüne götürdüler. Ama Mehmet bunu yaparken arkadaçlarını gördü, tanıyamadı fakat gördü, sonra arkalrından dondurma arbasını kurtarmaya koştu ensonunda yeni dükkanın önünde durdular. Dükkanın önünde arkadaşlarının arbadan indiğini görünce Mehmet sinirlendi ”Siz ne yapıyosunuz ne istiyosunuz benim dondurma arabamdan!” diye azarladı. Fakat arkadaşları ona yaptıklarını gösterdiler, oda biraz yumuşadı arkadaşlarının onun bukadar kendini yırtmasına üzüldüğünü anlayınca. Böylece Mehmet de istediği kadar çocuğa dondurma sattı rahat rahat.

(Visited 75 times, 1 visits today)