William Shakespeare’e atfedilen bir söz var; “Cehennem bomboş, tüm şeytanlar burada.” Belki de bu sözü söylerken dünya daha kötü bir yerdi, oysa günümüz biraz daha şaibeli kalıyor. Çünkü “medeniyet” dediğimiz şey insanın yaşadığı ortamı yani çevreyi değiştirse de insanın “iyilik veya kötülük” kodları medenileşmeden o kadar da nasiplenememiştir. Bir grup bilim adamı, insanın doğası gereği iyi olmaya meyilli olduğunu savunur, bir kısmı da onun zihninin bir “boş levha” olduğunu, toplumun orayı şekillendirdiğini iddia eder. Fakat Hobbes ve Rousseau’nun çok açık bir şekilde gördükleri, içinde yaşadığımız toplumlar hakkındaki yargılarımızın, insan doğasının altında yatan vizyonlar ve bu vizyonların gerektirdiği politik olasılıklar tarafından büyük ölçüde şekillendiğidir.
Söylenenin aksine Hobbes bizim doğal olarak kötü olduğumuzu düşünmüyordu. Egemen barışı koruduğu sürece meşruiyetini sorgulamamalı ya da ona meydan okumamalıyız, çünkü bu şekilde kendimizi bulabileceğimiz en kötü yer olan doğa durumuna geri dönebiliriz. Ancak insanlık tarihinin çoğu savaştan zarar gördü ve ne yazık ki hala çatışma ve savaşın yıktığı eyaletlerde yaşayan birçok insan var. Rousseau düşünmedi ve Hobbes’u kendi toplumunun özelliklerini doğamıza dair zamansız anlayışlarla karıştırmakla suçladı. Hobbes analizine göre, otoriter bir siyasi devlet, doğal olarak kendi kendine ilgilenen ve rekabetçi doğamızın sorununun cevabıdır. Rousseau olaylara farklı bakıyordu ve bunun yerine modern toplumların gelişmişliği nedeniyle artık sadece kendi kendimize ilgi duyduğumuzu ve rekabet ettiğimizi savunuyordu.
Tarım öncesi toplumlarda insanların rekabetçi ve egoist arzularımızı kontrol altında tutan toplumsal duygularla birbirine bağlı, huzurlu ve tatmin edici bir yaşam sürebileceğini düşündü. Rousseau’nun doğal iyiliğe olan inancının ters tarafı, bizi şimdi olduğu gibi kötülük yapan politik ve sosyal kurumlar olmasıdır. Rousseau’nun analizinin hikâyesindeki acı şu ki, Hobbes insan doğası hakkında yanlış olsa bile, modern toplum çekirdeğe Hobbes’tir ve şimdi geri dönüş yoktur. Modern yaşamın kişisel çıkar ve rekabet ile karakterize olduğunu düşünüyorsanız, o zaman bir cevap arkanıza yaslanıp bu tür bireyci yaratıkların nasıl barışçıl toplumlar kurmayı başardıklarını merak etmektir.
Hobbes, toplumların savaşla bölündüğünü gördü ve barışa giden bir yol önerdi. Hobbes, toplumların savaşla bölündüğünü gördü ve barışa giden bir yol önerdi. Bu soru büyük ölçüde alternatifler var sence ne bağlıdır nasıl cevap verdiğine ve bu alternatifler: doğa bizim en iyi yönleri toplumları düzenlemek mümkün olup olmadığını söylemek olan iyi veya kötü, ister biz duygudaşlık, cömertlik, dayanışma ya da en iyi kullanmak bizim kendi ilgi dönüm yaratıcı yollar bulmak umut edebiliriz insan doğası hakkında varsayımlara dayalı olacaktır. Bununla birlikte, doğal olarak iyi olduğumuza inansanız bile, modern sosyal ve ekonomik koşullar altında en iyi niteliklerimizi kullanmanın mümkün olup olmadığı sorusu devam etmektedir.