Dün benim doğum günümdü. 8 yaşına giriyordum. Arkadaşlarım ve ailem ile doğum günümü kutlamak için evimizde bir parti yapıyorduk. Sandalye kapmaca, dans yarışması, körebe gibi bir sürü oyun oynadık. Ama en çok monopoly oynarken keyif aldım. Çünkü en sevdiğim oyun monopoly idi.
Bu sırada müzik çalıyordu. Dans müziklerini annem telefonundan açtı. Herkesin istediği şarkıları teker teker çaldık.
Partide yenecek olan yemekleri herkes gelirken yanında getirmişti. Böylece herkes yardımlaşmış oldu. Yemekte makarna salatası, kurabiye, kek vardı.
Yemeklerimizi yedikten sonra bahçeye çıktık. Arkadaşlarım ile birlikte saklambaç oynadık. İlk oyunumuzda Elif ebeydi. Biz çalıların arkasına saklanmıştık. İlk ebelenen Ali oldu. Sonraki ebemiz Ali’ydi. Bu döngü devam etti. Çok eğlendik.
Babam “Çocuklar pastayı kesme vakti geldi! Hadi gelin.” diyerek bizi çağırdı. İçeriye girdiğimizde pasta beni masanın üstünde bekliyordu. Pastanın üzerinde hayvanlar vardı. Kediler, köpekler, kuşlar ve tavşanlarla süslüydü.
Arkadaşlarım ve ailem 8 den geriye doğru saymaya başladılar. Her ne olduysa mumlarımı üflediğimde oldu. Bizim olduğumuz odada ışıklar bir anda kesildi. Bir anda alt kattan bir ses geldi. Bu bir havlama sesiydi. Komşunun köpeği ışıkların kapanmasından korkmuştu. Işıklar geri geldi. Havlama sesi kesildi.
Ardından mutfağa geçtik. Orada 3 tane hediye duruyordu. Hediyelerin neden orada durduğunu merak ettim. Anneme “Anne hediyeler neden burada?” diye sordum. “Evin her yerinde farklı hediyeler var, fark etmedin sanırım” dedi annem. Arkadaşlarımla beraber hediyeleri aramaya başladık. Bu hediyelerin bazılarının üzerinde arkadaşlarımın isimleri yazıyordu. Arkadaşlarım içinde hediyeler vardı. Hep beraber hediyelerimizi açtık. Herkes çok mutluydu.
Saat geç olmuştu. Artık vedalaşma vaktiydi. Herkes evine gitti. Çok güzel bir gün olmuştu.