Hayal ettiğim dünyayı bir tabloyla betimleyecek olsaydım, başta gözüme çarpan büyülü ve huzur verici gökyüzünün, bembeyaz bulutların bana kattığı özgürlük duygusu olurdu. Bu rengarenk gökyüzü, gökkuşağının yedi rengini içermekte, aynı zamanda insana baktıkça estetik bir zevk veren, ne çok güneşli, çok sıcak; ne de karlı, yağmurlu, sisli, çok soğuk bir hava, yalnızca bu çarpıcı gökyüzünün özgürlük ruhunu yansıtan sakin bir doğa hakim olurdu.
Yoğun toprak kokusu olağanüstü doğanın önemli bir parçasına daha dahil oldu, zamanın anlamsızca ve durmaksızın geçtiği bu dünyada. Orman, bir yandan da korku duygusunun tamamen, aynı bedeni de ruhla birlikte cesurca terk ettiği, rüya gibi olan üstelik etrafta nereye bakarsanız bakın yarısından çoğu yemyeşil bitkiler, ağaçlar; aynı o baskın yeşil renginde hissedilen duygu gibi ağzımızı sulandıran o mis kokulu sebzeler meyvelerle kaplı, hatta belki de yalnızca gerçek olamayacak kadar güzel bir doğal çevrenin etrafında döner durur ve asla tam olarak o haz duygusuna ulaşamazdınız.
Ağaçların arasındaki bin bir çeşit hayvan size bu dünyadaki en önemli ve değerli duygunun kesinlikle sevgi ve şefkat olduğunu, tüm hareketleri ile birlikte her zaman hep bir arada var olduklarını da göstermekten asla ama asla çekinmez, utanmazlardı.
Yavaşça, yemyeşil ağaçların, asma yapraklarının arasından geçerken, kendi halinde süzülen o durgun nehir, birden o çoşkun akarsuya bağlandı, akarsunun berrak suyu ise her bir taşı ve kayayı nazikçe sardı, etrafına ferah bir melodi bıraktı. Görkemli bir göletin suyunun ardında balıklar neşeyle yüzüyor, etrafındaki çiçek ve otlar kendiliğinden açarak tüm doğallığıyla adeta doğaya bir yaşam kaynağı oluyordu.
Etrafta yuvarlak, kıvrımlı hatlarıyla uçan kuşlar kanatlarındaki eşsiz güç, ritim; ayrıca vücutlarındaki farklı renk tüylerin yardımı ile birlikte hafifçe yukarıda parlıyor ve doğaya adeta mükemmel bir uyum sağlıyordu. Onlarca kuşun muhteşem bir şekilde belli bir düzen içerisinde uçması ise zamanın nasıl yavaş aktığını bizlere bir kez daha sergiliyor, ayrıca kazandırdığı o ahenk duygusuyla bu olayın mükemmel bir adaptasyon olduğunu insana her zerresine kadar hissettiriyordu.
Bu dünyada insanlar, bir arada her zaman hep bir huzur içinde yaşarlardı. Herkesin yüzü gülümser, insanların hepsi barış dolu bir enerji yayardı. Bütün insanlar, birbirlerini anlayarak, empati duygusuyla hareket ederlerdi. Ağaçların gölgesinde, çocuklar, hayvanlar neşeyle oynar, dikkatlice onlara bakan bitkilerin yüzünde bir tebessüm oluşur her biri farklı kültürlerden olsa da bir arada olmanın mutluluğunu paylaşırlardı. Herhangi bir sınır, dil ya da engel yoktu; insanlar birbirlerinin zenginliklerini kutlar, farklılıklarını kabul eder, birlikte büyürlerdi.