İnsanlarda zekayı etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla psikologlar konuyu iki temel perspektiften araştırmışlardır: doğa ve beslenme. Sonuç olarak, bu yönleriyle ilgili araştırma çalışmaları, hem doğanın hem de beslenmenin zekanın gelişimini etkilediğini doğrulamıştır. Heffner’e (2002) göre, genetik faktörler zekayı şekillendiren doğanın etkili güçleri olarak tanımlanırken, çevresel faktörler zekayı maruz kalma veya daha doğrusu yetiştirme yoluyla etkilemektedir. Her iki düşünce okulunda da zeka testlerinin Zeka Katsayısı (IQ) testi kullanılarak zeka düzeyinin belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Bireyler arasındaki ıq’daki benzerlikler ve farklılıklar, genetik ve çevrenin zeka gelişimini ne ölçüde etkilediğini açıklar. Bu nedenle, bu araştırma makalesi zekanın doğayı besleyen temelini tartışmaktadır.
İncelemelere göre, kalıtımın insanlarda zeka gelişimini belirleyen en etkili faktörlerden biri olduğu bulunmuştur. Deary, Spinath ve Bates (2006), genetiğin zeka üzerindeki rolü üzerine yapılan incelemeler üzerine özetleyici bir çalışma sunmaktadır. Bu çalışmadan, insan zekasını test etme yaklaşımlarının son 100 yılda önemli ölçüde değişmediği bildirilmiştir. Genetiğin zeka üzerindeki etkisini belirlemede araştırmacılar tarafından tanımlanan en temel bilişsel alanlardan bazıları işlem hızı, sözel anlama, çalışma belleği ve algısal organizasyonu içerir (Deary, Spinath & Bates, 2006). Psikologların ve biyologların genetiğin zeka üzerindeki etkisine ilişkin farklı bakış açılarına rağmen, Plomin & Spinath kalıtımın zekanın gelişiminde kilit bir rol oynadığını doğrulamaktadır. Genetik çalışmalarının doğa ile beslenme arasında net sınırlar belirlediğini ve genetik faktörlerin zekanın gelişimi üzerindeki etkisinin büyüklüğünü sağladığını belirtiyor.
Aynı zamanda çevresel faktörlerin de zekayı etkilediği bulunmuştur. Heffner (2002), çocukların bilişsel gelişiminde gözlenen farklılıkları çevresel faktörlerin oluşturduğunu bildirmektedir. Devitt & Ormrod (2007), ev ortamı, beslenme, toksik maddeler ve örgün eğitim gibi zekayı etkileyen bazı çevresel faktörleri vurgulamaktadır. Ev ortamının zekanın belirlenmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Örneğin, bir çocuğun yetiştirildiği ailenin sosyoekonomik durumu IQ puanlarını etkiler. Wahlsten (1995), yüksek sosyoekonomik statüye sahip evlerde yetiştirilen çocukların, düşük gelirli evlerde yetiştirilenlerden daha yüksek IQ puanları kaydettiğini tespit etmiştir. Genel olarak, bir çocuğun yetiştirildiği ortam zekasını etkiler. Bunun kanıtı ikizler ve evlat edinme çalışmaları ile sağlanabilir. Devitt & Ormrod (2007), çevresel faktörlerin zekayı nasıl etkilediğini açıklamak için iki farklı ortamda monozigotik (tek yumurta) ikizler ve evlat edinilen çocuklar arasındaki IQ korelasyonlarını sunmaktadır. Birlikte yetiştirilen tek yumurta ikizleri için IQ korelasyonunun olduğu bildirilmektedir. Benzer şekilde, evlat edinme çalışmaları, evlat edinilen çocukların evlat edinilmemiş çocuklardan daha yüksek bir IQ korelasyonu kaydettiğini göstermektedir (Devitt ve Ormrod, 2007). Bu nedenle, zekanın tamamen genetik faktörlerden etkilenmediği, ancak çevresel faktörlerin de önemli roller oynadığı açıktır. Öte yandan, beslenmenin zekanın gelişiminde önemli roller oynadığı tespit edilmiştir. Heffner’e (2002) göre, doğru beslenme tüketen çocuklar, yetersiz beslenen çocuklardan daha yüksek IQ puanları sergilemektedir. Ortamdaki toksik maddelerin zekanın gelişimini etkilediği de gözlenmektedir. Bunun kanıtı, fetal alkol sendromunun çocukların nörolojik gelişimi üzerindeki etkisi ile sağlanır. Bu sendromun gecikmiş dil gelişimine, motor koordinasyonun azalmasına ve zeka geriliğine neden olduğu bulunmuştur. Bu nedenle, toksik maddelerin zekayı etkilediği açıktır. Şu anda, doğanın (genetik) ve beslenmenin (çevre) zekayı etkilediği konusunda fikir birliği vardır. Bununla birlikte, IQ korelasyon çalışmaları psikologların her bir parametrenin zekayı ne ölçüde etkilediğini tespit etmelerini henüz sağlamamıştır. İki faktörün hiçbirinin zekanın bütünüyle gelişmesine katkıda bulunmadığı bildirilmektedir; Hem kalıtımın hem de çevrenin zeka üretmek için etkileşime girdiğine inanılmaktadır (Devitt & Ormrod, 2007).
Entelektüel gelişim sırasında, genetik faktörlerin bir bireyin çevresel etkilere duyarlılığını belirlediğine inanılmaktadır. Bu nedenle kalıtım, IQ biçimindeki ifadesi çevresel faktörler tarafından şekillendirilen bir dizi yetenek yaratır. Bu, Skinner öğrenme modeli ile açıklanabilir; uygulayıcılara dayanan koşullandırma. Bu nedenle, çevrenin zekanın gelişimi ile ilgili kalıtsal özelliklerin belirlenmesinde önemli bir rol oynadığı açıktır. Araştırmalar, zekanın kalıtım-çevre etkileşimlerinin bir ürünü olduğunu göstermektedir; Bu nedenle, kalıtsal yetenekler çevresel faktörlerle etkileşime girer.