Hepimiz hayvanız fakat bazılarımız dilsiz ve bizi onlardan ayıran tek şey de bu değil. Sevgiden yoksun kalplerimizden kaynaklanan acımasızlık, sevgisizlik, ilgisizlik dilsiz dostlarımıza karşı aşılması zor engelimiz oluyor. Onları göremiyor, duyamıyoruz ve onlar değil asıl biz dilsiz oluyoruz. Ne acı…
”Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.” der Gandhi. Ne kadar güzel açıklamış mevzuyu. Toplum kalbindeki derin saf duygularıyla yücelir, merhamet gibi, yardımlaşma gibi. Bu has duyguları doğamıza çevremize de yansıtmalıyız. Her birey kadar yaşamaya hakkı olan sokak hayvanlarına mesela…
Çoğumuz görmüşüzdür sokakta yalnız kalan buğulu bakışlarıyla etrafı süzen sevgiye muhtaç sokak köpeklerini. Aç aç bakınır koklarlar her yeri. Yolda sağa sola bakarlar, gözleri gizli hüzün doludur. Çoğu kişi fark etmez bile. Gördüklerinde yolunu değiştirir, korkarlar. Anneler çocuklarına mutlaka söyler: “Isırır bak yaklaşma!” ,”Dokunma ona, temiz değildir mikrop kaparsın!” Eğer sorun mikropsa her gün dokunduğumuz televizyon kumandası, toplu taşıma araçlarındaki tutulan yerler de mikropludur. Eğer steril laboratuvarlarda yaşamıyorsak mikroplardan kaçınmak neredeyse imkansızdır. Isırma konusuna gelince de köpeklerin çoğu uysaldır ve kendilerine zararı olmayan kişilere yaklaşmazlar. Hangi köpek kendisini besleyip bakan kişiye saldırır ki?
Bazen sokakta kaşınan kedi köpek görür, hemen kuduz, hastalıklı damgasını vururuz hayvancağıza. Fakat onların mevsimlere bağlı tüy dökme dönemleri olur. Bu, insanların mevsimlere göre kıyafet değiştirmesi kadar doğal bir durumdur. Onların da duyguları vardır. Çevrelerinde olup bitenlere duyarsız değillerdir. Onların da aile bağları vardır. Diğer hayvanlar içinden kendi aile bireylerini ayırt edebilirler. Onlar da üzülüp depresyona girebilirler. Tıpkı insanlar gibi. Çevrelerine yararlıdırlar. Eğitildiklerinde eve fare, böcek, sürüngen gibi hayvanların girmesini engellerler.
Onların yürekleri sevgi doludur. Sahiplerini koşulsuz şartsız severler ve onlara nankörlük etmezler. Minik yüzleri masumiyet simgesidir adeta. Kötü duygulardan ırak kalpleri sadece sahibinin mutluluğunu ister. Peki biz onlar için aynı sevgiyi gösterebiliyor muyuz? ”İnsan ruhunun bir parçası, hayvan sevgisini tadana kadar uyanmaz.” demiş Antole France. Kaçımız o ruhunun parçasını hala uyandıramadı? Veya kaçımız bir sokak köpeğinin başını hiç okşamadı? Bir kedi de mi bacağınıza hiç sürtünmedi? Güvercinlerin soğukta tüylerini nasıl kabarttığına hiç şahit olmadınız mı? O zaman gözlerimizi açalım ve ilkel yüreklerimiz bu dilsiz dostlarımızın sevgisiyle dolsun!
Madem bu sorunlardan bahsettik çözümlerini de açıklayalım. Neler yapabiliriz? Öncelikle bu işe tertemiz bir sayfa açmakla başlayalım. Daha enerjik ve mutlu uyanalım. Onlara vakit ayıralım. En önemlisi düşüncelerimizde yer edinsin sokak hayvanları. Artan yemekler çöpe değil, onların guruldayan midelerine gitsin. Yemek konusunda çok seçici olmadıkları için evimizde olan kolay hazırlanabilir birçok mama tarifi vardır. Bunlardan birkaç tanesinden bahsetmek gerekirse;
- Yağsız, tuzsuz hazırlayacağımız makarna ve et suyu karışımı (yarım kilo makarna) 5-6 kedi ya da 2-3 köpeği doyurmaya yeterlidir.
- Ekmekleri papara* şeklinde bölüp üstüne etli yemek suyu, yoksa sebze yemeği suyu döküp üzerine de yoğurt dökerek mama kıvamında verebiliriz.
- Kedi ve köpeklerin peynire olan düşkünlüğü bilinir. Ekmeği parçalayıp üstüne peynir ekleyip verebiliriz.
- En kolayından süt ve papara halinde ekmeği karıştırıp da verebiliriz.
- Yediğimiz yemeklerden kalan kemik, deri gibi kısımları bir poşette ağzı açık bir şekilde çöp kutusunun yanına bırakabiliriz. Bu sayede hem poşetleri açmaya çalışırken çevreye zarar vermezler hem de kolaylıkla yiyeceklerini tüketirler. Açık koyduğumuz poşetin etrafı kirleteceğini düşünüyorsanız da zaten çöp kutularını boşaltırken etrafındaki çöpleri de alıyorlar.
- Penceremizin önüne bayatlamış ekmek kek gibi yiyecekleri ufalayıp verebiliriz. Bu besinleri olabildiğince yayarak koymamız gerekiyor çünkü kavga edip dökebiliyorlar. Eğer ekmek veya kek sertleşmişse biraz ıslatmanızda fayda var. Bu şekilde daha kolay yiyebilirler.
- Güvercinler için kışın vücut ısısını koruyacak yağlı besinler çekirdek, mısır, kenevir; yazın ise hafif besinler buğday, arpa verebiliriz.
- Ağaçlara kuşların yem yiyebileceği yapımı kolay kuş evleri asıp düzenli olarak içine yem koyabiliriz.
- En önemli ve sonuncusu sıcak günlerde susuz kalmamaları için büyük plastik şişelerin yarısını kesip taban kısmına su doldurabiliriz. Dikkat etmemiz gereken şeyler kestiğimiz kısmın kesici olmaması çünkü hayvanın bir yerlerini kesebilir. Onun dışında üstüne “su kabı” türünden yazı yazarsak birinin kabı çöpe atmasını engellemiş oluruz.
Siz siz olun bu dünyada yaşayan tek canlının insanlar olmadığını, hayvanların üstünde büyük sorumluklarımızın olduğunu ve sokak hayvanlarının, sahibi olan, temizliği, bakımı yapılan hayvanlardan daha çok sevgiye ihtiyaç duyduklarını unutmayın. Sevginizi, yemeğinizi, vaktinizi bu minik yüreklerle paylaşın. Paylaşın ki artsın sevginiz. Paylaşın ki yüreğimizdeki hayvan sevgisiyle yücelelim engin göklere…
*Papara: Ekmek,peynir veya süt,et suyuyla yapılan bir tür yemektir.