Bir gün Alya kuzeniyle Starbucks’a gitmek istedi. Hemen kuzenini arayıp “Sevgiciğim, haydi gel, Starbucks’a gidelim” dedi. Sonra Sevgi ile birlikte Starbucks’a gittiler. Kahvelerini içerlerken arabaların mı yoksa trenlerin mi daha hızlı gittiği üzerine fikir yürüttüler. Sonra Sevgi daha da ileri gidip koştuğunda bisikletten daha hızlı olabileceğini iddia etti. Alya buna inanmamıştı ve Sevgi’nin de Alya’nın tavrına biraz canı sıkılmıştı.
Kahvelerini içtikten sonra eve gitmeye karar verdiler. Sevgi, kendini ispat etmek istercesine hızla koşmaya başladı. Daha hızlı, daha hızlı koşmalıyım diyerek kendi kendine konuşuyordu. Kendini hızına o kadar kaptırmıştı ki karşıdan karşıya geçerken arabayı görmedi ve az daha araba ona çarpıyordu. “Sevgi! Dur! Bir adım daha atma!” diye bağırdı Alya. Sevgi panik içerisinde kendisini kaldırıma attı. Hemen kuzenine teşekkür etti. Alya’nın sayesinde hayatı kurtulmuştu.
Eve döndüklerinde annelerine başlarından geçeni anlattılar. Sevgi’nin annesi çok telaşlandı ve Alya’ya dikkati için teşekkür etti. Akşam yemeğinden sonra trafik kuralları hakkında konuşmaya ve kuralları yeniden hatırlamaya karar verdiler. Yemekten sonra, karşıdan karşıya geçmeden önce sağa ve sola bakılması ve yaya geçidinden geçilmesi gerektiği hakkında konuştular.
Ertesi gün Alya, arkadaşı Elif ile parka gitti. Kuzeni Sevgi ile parkta karşılaştılar. Sevgi’nin arkadaşına trafik kurallarını öğrettiğini duydu. Sevgi’nin trafik kurallarını öğrendiğine ve bu bilgileri arkadaşlarıyla paylaştığına çok sevindi. Hemen Sevgi’nin yanına koştu ve kuzenini tebrik etti.