Dijital çağda, yaşamlarımız elektronik cihazlar aracılığıyla depolanan ve iletilen çok miktarda veri ile giderek daha fazla iç içe geçiyor. E-postalardan ve sosyal medya gönderilerinden akış hizmetlerine ve bulut depolamaya kadar, üretilen dijital veri miktarı katlanarak artıyor. Veri merkezlerinin ve enerji tüketiminin çevresel etkilerini sık sık düşünürken, daha ilgi çekici bir soru ortaya çıkıyor: Dijital veriler Dünya’nın kütlesini artırıyor olabilir mi?
Dijital Verilerin Ağırlığı:
Dijital veriler, özünde, elektronik sistemlerde bulunan bir enerji biçimidir. Veriler sunucularda depolandığından, kablolarla iletildiğinden ve cihazlardan erişildiğinden, onu destekleyen fiziksel altyapıya çok az miktarda enerji ekler. Ancak bu enerji, elektrik gibi diğer mevcut formlardan dönüştürülür ve kütlede net bir artışa katkıda bulunmaz.
Kütlenin Korunumu:
Fiziğin temel ilkelerinden biri kütlenin korunumudur. Bu ilkeye göre, kütle yaratılamaz veya yok edilemez, yalnızca dönüştürülebilir veya yeniden dağıtılabilir. Ürettiğimiz ve sakladığımız veriler, yeni kütlenin yaratılması değil, var olan madde ve enerjinin yeniden düzenlenmesidir
Çözüm:
Daha az dijital medya kullanıp kitap okumamızdır.