Tarihin başlangıcından bu yana topluluklar halinde yaşamış insanlar için toplumun düzenin sağlamak hayatta kalmak adına yapılabilecek en önemli şey olmuştur. Öyle ki düzensiz bir toplum yok olmaya mahkûmdur. Toplumda düzenin sağlanması içinse bireyin de üzerinde bir makamın toplumun adalet gibi ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Bu yüksek makam toplumların nüfuslarına göre değişik şekillerde ortaya çıkar. Kiminde güçlü ve karizmatik bir lider kendini ortaya atar ve diğerlerini arkasında toplar, kiminde çoğunluğu etkili konuşmasıyla ikna eden biri toplumu aldığı kararlarıyla arkasından sürükler. Her ne şekilde olursa olsun toplumu idare eden egemen bir güç hep vardır. Bunun nedeni ise insanların zor olandan kaçmasıdır.
Kendi kendini yönetmek her zaman çok zordur çünkü vereceğiniz her karar, atacağınız her adım geleceğinizi etkileyecektir. Dolayısıyla sonuca varmadan önce kararınızı ilmek ilmek örmeli ve toplumdakilerle istişare etmelisiniz. Ne zaman ki karar almada geç kalınır, bu bütün toplumun aleyhine olduğundan herkes için tehlikelidir. Hem zamanında hem de doğru karar almak işte bu yüzden çok zordur. Aynı anda bireyin ve içinde bulunduğu sosyetenin çıkarlarını gözetmek zorunda olan işte bu yüzden devlet veya egemen güç dediğimiz oluşumdur. Böylece tüm toplum devleti bir kere oluşturur ve aleyhine karar almadıkça devletinin yanında durur. Bu şekilde toplum bir arada kalır, bireyler hem diğer bireylere hem de onu yöneten devlete karşı sorumlu olur. Devletine ve diğerlerine karşı sorumlu olan birey bu sorumluluğun altında kalmaya dayanamayacağı için toplumundan ve devletinden kopmaz, aksine onlara daha sıkı bağlanır.
Devletin varlığı işte bu kadar önemlidir. İnsanları bir arada tutan şey herkesin üstündeki yüksek bir gayedir. İnsan kendi türdeşlerine kolay kolay itaat etmez ancak ortada insanüstü bir olgu varsa – devlet gibi – var gücüyle bu olguyu yüceltir ve onu korumak için her şeyi yapar. Çünkü artık bu olgu onun vazgeçilmezidir. Hatta onun kutsalı bile olabilir. Kendi varlığının ona borçlu olduğunu kendine inandırır ki çoğu zaman gerçek böyledir. Böyle kuvvetli bağlara sahip insan ve devleti toplumun ömrünü uzatmakla kalmaz diğer toplumlara da üstün kılar. Egemen bir gücün gereksizliği işte bu nedenlerden ötürü savunulamaz. Çünkü devlet yalnızca insanların arkasına sığınmak istedikleri güç değildir. Ayrıca egemen güçlerin amacı toplumu sömürmek değil toplumun iyiliğini düşünmektir ki bu egemen güçler de bizzat toplum tarafından oluşturulur. Kendilerini yönetme yetkisini de bizzat toplum onlara verirler. Bu nedenle devletin varlığı yararlı olduğu kadar zaruridir. İnsanlar devlet olmadan kendilerini idare edemez ve kendilerini boşlukta hissederler. Amaçsızlık toplumları yitirir. Devlet ise toplumlara amaç verir.
Sonuç olarak insanüstü gaye sağlayan devlet veya egemen güçler, toplumun iyiliği için vardır ve olmaya da devam etmelidir. Eğer içlerinden biri toplumun kötülüğünü isterse bu yaradılışının amacına aykırı olduğundan ömrü uzun olmaz ve güç el değiştirir. Devlet insan için zaruridir.