Derine Saplanmış Oklar

Sabah uyandığımda dün akşamın geç saatlerine kadar ağladığım için beni bir çift şişmiş göz karşıladı. Birkaç aydır kendimi bitkin ve mutsuz hissettiğimden işime odaklanmakta zorluk çekiyordum ve buna dayanamayan patronum bu birkaç ayın sonunda bana ikinci bir şans tanımadan kovmuştu beni. Benim mutlu olmamı engelleyen şey ise en yakın arkadaşımla büyük bir kavga etmiş olmamızdı.

Yedi yıllık, her anımın birlikte geçtiği ve yanında kendimi mutlu hissettiğim arkadaşımla kavga etmemizin sebebi ne miydi? Bendim. Daha önce hiç şu son birkaç ay boyunca yaptığım gibi kendimi düşüncelerim ile yalnız bırakmamıştım. Söyleyeceklerimi düşünmeden söyler, sözlerimin insanları nasıl etkilediğini düşünmezdim. Hayatımda kendime özel bir düzen oluşturduğumu sanıyordum, kendime tanıdığım bu düşünme süresi benim olabilecek en iyi şekilde değişmeme sebep oldu. Beni eskisinden daha iyi birine dönüştürdü, hayatımı yeniden bir araya getirmem gerektiğini hatırlattı bana.

Yeniden toparlanmam gerektiği düşüncesi günlerdir bir türlü aklımdan çıkmıyordu ancak o sabah artık bir şeyler yapmam gerektiğinin bilinciyle zorladım kendimi o sıcak mı sıcak yatağımdan çıkmaya. Bugün bir şeyleri düzeltmem gerekiyordu ve uzayıp giden düzeltmem gerekenler listesine en yakın arkadaşımın beni affetmesiyle başlamakta kararlıydım. Onun duygularını incittiğimi fark etmeden, olaylara düşüncesizce yaklaşarak pek çok defa kalbini kırmıştım. Onu kırdığımı belirtip beni üzmek istememişti çünkü çok çabuk pes edeceğimi biliyordu ancak sözlerimin ve davranışlarımın bilincinde olmam gerektiğini düşünüp beni uyarmaya karar verdiğinde ona sebepsizce sinirlendim ve daha önce etmediğimiz kadar büyük bir kavganın başlamasına sebep oldum. Kavga sırasında söylenen sözler ikimiz içinde kalbimize defalarca hızla saplanan oklar gibi hissettiriyordu. Tek fark bu okların en yakınım dediğim insanın düşüncesiz hareketlerim yüzünden zaten var olan oklarını ikiye bölerek daha fazla saplanmasına neden olmasıydı. Ben ise bu sözlerin hissettirdiği acıyı ve okların sivriliğini yeni tadıyordum.

Benim aksime her bir sözünü dikkatle seçen, davranışlarını düşünerek gerçekleştiren ve beni üzmemek için elinden geleni yapan arkadaşımın bu acıyı benim yüzümden defalarca yaşadığı düşüncesi kendimden nefret etmeme yetmişti. Yaptığım yanlışların, söylediğim sözlerin ne kadar yaralayıcı olduğunu anladığımda her şey için çok geçti. Büyük kavgamızın üstünden günler geçmişti ancak beni her daim neşelendirmeye çalışan, hep yanımda olan, ne olursa olsun beni destekleyen ve her tartışmamız sonunda suçlu ben de olsam özür dileyip barışmak için yanıma gelen arkadaşım henüz yanıma gelmemişti. Merakım ona karşı olan sinirime ağır bastığında hatalarımın farkına varmak için kendime zaman tanıdım. Bu süre boyunca her şeyin farkına vardım.

Yataktan kalkıp hazırlandıktan sonra adım adım gerçek arkadaş kavramına tamı tamına uyan arkadaşımdan özür dilemeye gidiyordum. Evinin kapısını çalmamla kapıya doğru yaklaşan ve kilitleri hızlıca açan birinin sesini duymam bir oldu. Kapı aniden açıldı, ikimiz de birbirimize sımsıkı sarıldık. Ve işte o an hayattaki en güzel şeyin tüm kusurlarını bilmesine rağmen sizin hala muhteşem biri olduğunuzu düşünen birisinin hayatınızda olması olduğunu anladım.

(Visited 63 times, 1 visits today)