Deprem mi Öldürür Binalar mı?

Geçtiğimiz aylarda ülke  olarak çok büyük ve hasarlı bir deprem yaşadık. Ülkemizin Doğu kesimi diğer bölgelere kıyasla hem manevi hem maddi olarak çok daha fazla hasar aldı. Üstelik yıkılan binaların gökdelen gibi uzun olmadığı şehirlerde, insanların gece uykusunda uyurken yakalandığı saatlerde yaşadık bu felaketi. Binlerce belki yüz binlerce yıkılan binanın arasında hiç hasar bile görmeyen devlet binaları, yapılan yardımların yeterli olmadığı aileler ,anne babalarını kaybeden çocuklar…Ve bu tür bir felaketi her yaşadığımızda aklımızı kurcalayan ve cevabını çok net bilsek de; depremleri, parçalanan aileleri ve yuvaları da unuttuğumuz gibi aklımızdan çıkardığımız tek soru: Deprem mi öldürüyor yapılar mı?

 

Ülkemiz her doğal felakette birçok ülkeye kıyasla çok fazla can veriyor. Ve insanlarımız senelerdir eksik malzemeyle, yanlış mimariyle yapılan evlerin gazabından muzdarip. Ne kadar deprem dediğimiz olgunun dünyadaki fay hatlarını kaydırmasıyla bu evler yıkılsa da sorunun faylarda değil evlerde olduğunun en büyük kanıtlarından biri dünyanın öbür uçlarında yaşanan ve şiddeti Türkiye’dekilerden daha fazla olmasına rağmen hiçbir can kaybı, maddi hasar almadan atlatılan depremler. Mesela Japonya’da artık günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş 9’lu şiddetlerdeki depremler; verilen beş on can kaybının insanların panik atağından dolayı kalp krizi geçirmesiyle sonuçlanırken bizim yaşadığımız afetler ülkemizin garip halkının uykusundan 7.2 deprem şiddetiyle uyanıp şok geçirerek enkazlar altında nefes alma mücadelesi vermesiyle sonuçlanıyor. Şimdi halkımıza sorduğumuzda ‘’Suçlu kimdir?’’ diye ‘’Mimar, müteahhit ,tedarikçi’’ cevabını alamıyorsak belli ki yaşanan tüm olaylardan bihaberiz veya yaşadıklarımızdan hiçbir ders çıkartamamışız.

 

Alınan eğitim ve ahlak ,meslek seçiminde ve hayatında en önemli rolleri taşır. Kendi çabasıyla değil farklı yollardan bu işlere sahip olan mimarlar mı, hakkıyla bu mesleği elde etmesine rağmen sırf para, kar için iş hayatında ahlak prensiplerini yer altına alan tedarikçi mi, yoksa yeterli ve gerekli eğitimi alamamış müteahhit midir aradığımız günah keçisi? Aday eğer böyle bir sektörde meslek sahibi olmayı düşünüyorsa  gücü yetebiliyorsa alabildiği en iyi eğitimi almalıdır. Bu yüzden alınan eğitim elbette mühimdir. Fakat bizler görüyoruz ki insanın ahlakı ,saygısı ,vicdanı olmayınca alınan eğitimin bir önemi yok. Benim fikrime göre, eğitim hayatı bittikten ve meslek hayatına atıldıktan sonra kimlerle çalışacağını , kimden mal alacağını ,kime ne satacağını, doğru yapıyı nereye yapacağını iyi seçmek çok önemlidir. İşini yaparken her zaman hatırlaman gereken tek düşüncenin bir sürü canın sana emanet olduğu ve herhangi bir çevresel faktörde yaşanılacaklar sonrasında o midenin en altına çöken boşluğun  hiçbir zaman dolmayacağı ve döşündeki o vicdan sızısının peşini bırakmayacağıdır.

(Visited 15 times, 1 visits today)