Bugün mesai beni çok yormuştu. Bir an önce eve gidip sıcacık yatağımda uyumayı iple çekiyorum. Bir yazılım mühendisi ve bilgisayarları seven birisi olarak bunu söylemem garip olabilir ama bir an önce yıllık iznimi kullanıp bir tatile çıkmayı, bilgisayarlardan uzak kalmayı çok istiyorum. Çünkü insan ister bilgisayar aşığı olsun, ister bilgisayarlardan nefret etsin. Bir yerden sonra uzunca bir süre bilgisayar yüzü görmek istemiyor, bilgisayardan uzaklaşmak istiyor.
Firmamız bu aralar piyasada ses getirecek bir oyun hazırlıyor. Son bir aydır çok yoğun çalışıyoruz çünkü bizim firmamız geçtiğimiz aylarda başka bir firma tarafından satın alındı ve bazı dedikodulara göre firmanın yönetiminde çalışan insanların bir kısmı bizim stüdyomuzun satın alımının gereksiz olduğunu savunuyor. Tartışmayı çözmek için ortaya atılan fikire göre bu stüdyoya bir tane oyun projesi ve bir ay kadar süre verilecekti. Her iki taraf da bu fikire sıcak bakınca uygulamaya konuldu.
Şu an bize verilen ayın son günündeyiz ve oyun neredeyse mükemmel oldu. Gerçi o kardar da şaşırılacak bir şey değil. Çünkü herkes gecesini gündüzüne kattı, fazladan mesai yaptı, kısaca herkes gösterebileceği en büyük özeni gösterdi.
Ben de bugün 1 hafta boyunca hiç uğrayamadığım evime gittim. Evime girdiğimde yapacağım ilk şey sıcak bir duş almak oldu. Duştan çıktrım ve doğruca çalışma gittim ve oradan canım sıkıldıkça yazdığım hikayelerin olduğu, siyah kapaklı defterimi çıkardım ve şu satırları yazmaya başladım:
“Emre, dün akşam geç saatlere kadar uyumadığı için bu sabah geç kalkmıştı. Aceleyle saatine baktı ve derse geç kalmadığını ama çok az vakti kaldığını anladı. Hemen yatağından fırladı ve bilgisayarın başına oturdu ama bir sorun vardı. İnternete bağlanamıyordu. Telefonunun internetini kullanarak bağlanmaya çalıştı ama bir şey değişmedi.
Derse bağlanamayacağını anlayan Emre yiyecek bir şey hazırlamak için mutfağa gitti. Yiyeceğini hazırlayıp masaya oturacaktı ve tam o sırada bahçeden gelen gürültüyle yerinden sıçradı. Ne olduğuna bakmak için bahçeye gitmeye karar verdi ve tam masadan kalkacakken büyük bi sallantıyla mutfağın çaprazdaki köşesine doğru adeta uçtu. Güç bela ayağa kalktı ve ilk işi evden çıkmak oldu.
Emre, kendini evden zar zor çıkarmıştı ve yapacağı ilk iş ailesine ulaşmak oldu. Ekranı parça pinçik olan telefonunu çıkardı ve şifresini girecekken dokunmatiği gidip gelmeye başladı. Sonunda telefonunu açmayı başarabilmişti. Apar topar rehbere girdi ve annesine ulaşmaya çalıştı ama nafile. Depremden dolayı santraller sağlam bir hasar görmüştü. Üstüne depremden dolayı sevdiklerine ulaşmaya çalışanlarıda hesaba katınca bir süre boyunca kimseye ulaşamayacağını anladı.
Bu süreçte tek başınaydı. Ne yapması gerektiği çok bilmiyordu. Okulda böyle durumlar için eğitimler veriyorlardı ama deprem anında alması gereken tedbirler aklına gelmiyordu. Emre, o an ne yapacağını bil-”
Telefonum çalıyor, firmadan aradılar. Galiba oyunda bir sorun çıkmış. Apar topar arabama atladım ve stüdyoya gidiyorum. Umarım kolayca halledilebilecek bir sorundur…