“Denizlerin Beyni” olarak da adlandırılan ahtapotları daha yakından tanımak ister misiniz? Haydi sizlerle beraber ahtapotların gizemli dünyasını keşfedelim!
Ahtapotlar, omurgasız kafadan bacaklılardır. Vücutları kısa ve yuvarlak yapıdadır. Erkek ahtapotlar, toplamda bulunan sekiz bacaklarından bir tanesini üreme organı olarak kullanırlar. Ahtapotlar hakkındaki en ilginç bilgilerden birisi ise tam olarak üç tane kalbe sahip olmalarıdır! Ayrıca kanlarının mavi renk olması da pek bilinmeyen özelliklerinden biridir*
Ahtapotların kıvrak zekaları ve akıl almaz yetenekleri, günümüzde uzmanlar tarafından bile şaşkınlıkla karşılanmıştır. Problem çözme ve öğrendikleri bilgiyi akılda tutma becerilerine sahiptirler. Yaşadıkları probleme çözüm bulup daha sonra aynı problemi yaşadıklarında çözümü rahatlıkla hatırlayabilirler. Kamufle olma ve fazlasıyla esnek olma gibi birçok farklı yetenekleri vardır. Kafa bölümlerinin sığdığı her yerden kolaylıkla geçebilmektedirler.
Ahtapotların ortalama yaşam süresi üç yıldır fakat bazı türler birkaç yıl daha fazla yaşayabilirler. Erkek ahtapotlar, çiftleşme gerçekleştirdikten sonraki bir hafta içerisinde ölürler. Dişi ahtapotlar ise yumurtalarının üzerine kuluçkaya yatarlar ve ölüm pahasına olsa bile yumurtalarının üzerinden kalkmazlar. Bazı türlerin açlıktan ölmemek için kendi kollarını yedikleri bile gözlemlenmiştir**.
Bilim adamları yaptıkları bir deneyde her ahtapotun önüne bir dizi oyuncak yerleştirmiştir. Deneyin sonucunda her ahtapotun farklı bir bireysel kişiliğe sahip olduğunda karar kılmışlardır. Çünkü yaptıkları deneyler sonucunda her ahtapotun farklı bir oyuncakla oynamayı seçtiğini fark etmişlerdir. Ahtapotların karışık ve çözümlenemeyen beyin yapısı, tıpkı bir insanınki gibi çalışmaktadır aslında! Onlar da bizim gibi sağlıklı düşünebilme kabiliyetine sahiptirler***.
Ahtapotların çok iyi bir savunma mekanizmaları vardır. Saniyeler içerisinde bulundukları ortamın rengini alıp kamufle olabilirler. Çok zor durumda kaldıklarında mürekkep fışkırtan birkaç tür ahtapot da bulunmaktadır. Av olmamak için suyun içinde koşabilir, esnek vücutları sayesinde en küçük yerlere bile saklanabilirler. Bütün ahtapotların zehri vardır. Bazı zehirlerin insanlara pek zararı olmasa bile, bazı türlerin zehirleri ölümcül olabilmektedir****.
Ahtapotlar besin ihtiyaçlarını yengeç, kerevit ve yumuşakçaları yiyerek karşılamaktadırlar. Kabuklu avlarını, kabuklarını kırıp içine zehir enjekte ederek öldürebilirler. Daha yumuşak olanları ise küçük parçalara ayırma yeteneğine sahiptirler*****.
Ahtapotlar yalnız yaşamayı seven hayvanlardır. Sürü veya gruplar halinde gezmek yerine tek başlarına olmayı tercih ederler. Bu da av olma risklerini azaltıp mükemmel bir savunma mekanizması geliştirmelerine fayda sağlar.
Genellikle Doğu Asya, İspanya ve Yunanistan taraflarında çiğ olarak yenilen hayvanlardır. Fakat bazı ülkeler, ahtapotların üstün zekası ve insanlara benzeyen özellikleri sebebiyle anestezi verilemeden üzerlerinde çalışma veya cerrahi işlem yapılmasını dahi yasaklamıştır.
Ahtapotlar fazlasıyla üstün zekaya sahip hayvanlardır. Bazı bilim adamlarının araştırmalarına göre, ahtapot dna’larının bu dünyaya ait olmadığı bile söylenmektedir. Kim bilir, belki de öyledir.
Peki ahtapotların gizemli dünyası daima bir sır olarak mı kalacak? İşte bunu zaman gösterecek.
* http://theterramarproject.org/thedailycatch/an-octopus-has-3-hearts-9-brains-and-blue-blood/
** http://animals.mom.me/life-span-octopus-7703.html
****http://ocean.si.edu/ocean-news/how-octopuses-and-squids-change-color
***** https://www.reference.com/pets-animals/octopuses-eat-ab188925d412bc26#