“Yunus” dediğimizde çoğu insanın aklına şirin ve mutluluk veren bir canlı gelir. Hatta biraz hayal gücümüzü de eklersek görünüşleri ve suda nasıl yüzdükleri gelir akıllara. Fakat kimse bilmiyor ki, hayatta kalmak için çok değişik stratejileri var. Mesela size bu hayvanların yüzmek dışında neler yapabildiğini sorsalar cevabınız ne olurdu?
Yunuslar genellikle denizden iki yüz metre açıkta ‘kıta sahanlıkları’ olarak adlandırılan yerlerde yaşarlar. Etobur hayvanlardır. Ağızlarında yaklaşık 100 adet diş bulunur. Balık ve mürekkep balığı ile beslenirler. Bu hayvanları nasıl yakaladıkları ise ayrı bir hikaye. Avlanmak için uyguladıkları değişik ve özellikle zekice stratejileri vardır. Yunusların yaşadığı denizin bazı sığ bölümlerine, kuş bakışı bir biçimde, yerden yaklaşık elli metre yukarıdan bakıldığında helezon şekiller görürüz. Bu izler, yunus denen hayvanın avlanmak için uyguladığı harika stratejinin arkasında bıraktığı izlerdir. Bu şekiller yunusların kuyruklarını kuma vurarak çıkardıkları tortunun izleridir. Yunuslar, dışarıdan içe doğru helezon biçiminde kuyrukları sayesinde tortular çıkararak, balık sürüsünün etrafında dönmeye başlarlar. Ortada kalan balıklar etraflarında bulunan ve giderek daha da yaklaşan tortudan dolayı korkarak çırpınmaya başlarlar. En sonunda ise kaçamayacakları kesinleşen balıklar, yunusların açık avı haline gelirler. Tabi bu hayvanlar sadece bu şekilde, enerjilerini başka yerden elde etmiyorlar. Hiç yunusların nasıl uyuduklarını düşündünüz mü? Bu soru elbetteki cevapsız değil. Ama tahmininiz ne olursa olsun cevabı maalesef tahmin ederek bulabileceğinizi zannetmem. Yunuslar, uyumak için beyinlerinin yarısını kapatırlar. Uyurken, metabolizmaları çok yavaşladığı için neredeyse hiç hareket etmezler. Beyinlerinin bir bölümü onların yaşamsal faaliyetlerini (nefes almak gibi) düzenler. Bu olay dönüşümlü olarak meydana gelir ve her seferinde yunuslar diğer gözlerini kaparlar. Aşağı yukarı her yirmi dakikada bir bu işlemi sürdürerek yunusların günde sekiz saat uyudukları bilim insanları tarafından gözlemlenmiştir.
Bu hayvanlar da diğer tüm canlılar gibi bir gün yaşamlarına son verecekler. Onların da diğer tüm canlılar gibi çoğalarak nesillerini devam ettirmeleri gerekir. Çiftleşme dönemleri sonbahar ve ilkbahar mevsimleridir. Yunuslar eşleri ile yüzerken, kuyruklarını birbirlerine yaklaştırarak çiftleşirler. Gebelik 10-12 ay arasında sürer. Çoğunlukla 1 veya 2 yavru dünyaya getirirler. Yavrunun ilk olarak kuyruğu dışarı çıkar. Tamamı dışarı çıktığında ise anne yunusun yanında yüzmeye başlar. Nesillerini bu şekilde devam ettirirler. Yunuslar yavrularını, dışarıdaki tehlikelere karşı eğitirler ve bunu yaparken anne yunus istemese de sertleşmek zorunda kalır. Yavruları, eğitim sırasında yanlış bir şey yaptığında anne ile yavru yunus suyun altına yüzerler ve anne yunus yavrusuna doğru şiddetli ses dalgaları yayar. Bu hem anne yunusun kızgın olduğunu gösterir hem de yavru yunusun az da olsa canını yakar. Anne, bu uyarıdan sonra yavrusu ile yüzmeye başlar ve kendi yüzgecini yavrusunun yüzgecine sürter. Bu davranış yunus dilinde ele ele tutuşmak anlamına gelir ve yavruya hala onu sevdiğini gösterir. Yunuslar zekaları sayesinde kolay evcilleştirilebilen canlılardır ve günümüzde, insanlar bunu çok kötü bir şekilde yunusları gösterilerde kullanarak suistimal etmektedir.
Bu harika canlının varlığı sayesinde belki de gelecekte bir gün bir sürü insanın hayatı kurtulacak ve bilinmeyen hastalıklara karşı tedaviler üretilecektir. Sadece bu harika hayvanın değil milyarlarca hayvanın yaşamının daha iyi ve düzenli olması için denizleri pisletmeyelim, doğal yaşam alanlarına zarar vermeyelim.