Deniz bir önceki akşam Kristof Kolombus’la ilgili bir belgesel izlemişti. O da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu. Evinin önündeki sokağı biliyordu ama evinin arkasındaki ormanda ne var bilmiyordu. Sonra Deniz annesine arkadaki ormanda ne olduğunu sordu. Annesi “O ormanda sadece ağaç var.” dedi. Deniz arkadaşlarına da aynı soruyu sordu. Onlar da aynı yanıtı verdi. Bu yüzden bütün ormanın haritasını çıkarmak Deniz’in amacı oldu. Aynı gün dışarı çıktı. Küçük bir patika vardı. Daha bilinmeyen bir bölgede değildi. Gittiği yolları oturup haritasına çiziyordu. Beş dakika patikadan dümdüz ilerledikten sonra patika dört yola ayrıldı. Biri dışında hepsi ilerliyordu. Deniz tabii ki de ilerlemeyen yola gitmeye başladı. Yürüyordu, yürüyordu, yürüyordu, yürüyordu. Sadece ağaçlar vardı. Bomboş geziyordu. Deniz artık acıkmaya başlamıştı. Hangi yönde olduğunu bilmiyordu. Keşke yanında bir pusula olsaydı. Haritasına da ne çizeceğini bile bilmiyordu. Sonra uzakta çalılıklar gördü. Yaban mersinleri görüyordu. Ama bunlar mavi değildi. Yerse zehirlenebilirdi. Düşünmeye çalıştı, haritasında sonunda çizebileceği özel bir bölge vardı. Bu bölgeyi öbür noktalarla birleştirdikçe sonunda bir yol buldu. Uzakta havlamalar ve çağrışmalar duymaya başladı. Harekete koyulmalıydı. O çakal onu görürse açlıktan saldırabilirdi. Deniz koşmaya başladı. Ormanda koyduğu işaretlerin yerlerinin değişmediğini umuyordu. Koşsa da havlamalar yakınlaşıyordu. Neyse ki eve yakındı. Kapıyı görüyordu. Güvenli tek bölgeyi görüyordu. Geldiği gibi kapıdan fırladı. Kapı camında uzakta çakalı gördü. Çakal yoluna birkaç saniye durdu ve patikadan devam etti. Kristof Kolomb’un başarısına bu olaydan sonra daha çok saygı duydu.
Deniz Kolombus
(Visited 18 times, 1 visits today)