21. Yüzyılda birçok soruna çözüm bulunabiliyor. Şu an günümüzdeki imkanlar sayesinde gerek ilaçlara, gerek kozmetik ürünlere gerekse çoğu hastalığa gerekli çözümler bulunabiliyor. Bunun en büyük sebebi gelişen teknoloji, biriken bilgilerimiz, gözlemlerimiz ve araştırmalarımız. Ancak elimizde bu kadar imkan bulunmasına rağmen insanoğlu hâlâ canlıların hayatlarını kolaylaştırmak, iyileştirmek için başka canlıları kullanıyor.
Kullandıkları canlar biz insanlardan biraz daha farklı. Onlar bizlerden çok daha küçük, bizler gibi düşüncelerini ve sıkıntılarını dile getiremeyen varlıklar. Böyle olunca onları kolaylıkla “cansızlar” kategorisinden sayıp hiç acı çekmeyeceklerini, duyguları olmadığını varsayabiliyoruz. Bu her ne kadar yanlış olsa da aslında bir bakıma da hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin çoğu bilim adına oldukça fazla katkı da sağlamıştır. Örneğin 1996-2001 yılları arasında verilen altı Nobel ödülünün çoğu kısmen de olsa hayvan deneylerinden elde edilen verilerle alınmıştı.
Peki hayvanlar üzerinde yapılan modern deneyler ne zaman uygulamaya geçmişti? Buna 17. yüzyılda İngiltere ve Fransa’da uygulandığı cevabını verebiliriz. Tahminimce o zamanlar bu kadar bilinçli değillerdi bilim insanları, haliyle hayvanları oldukça zalim bir biçimde kullandıkları çıkarımını da yapabiliriz. Fakat öyle ya da böyle bahsettiğim üzere hayvan deneyleri insanlık tarihi için oldukça önemli sonuçlar getirmiştir. Özellikle Louis Pasteur’ün kuduz aşısını bulup tıbbın kullanımına sunması en çarpıcı örneklerden biri, ki bunun gibi belki de binlerce deney ve çözümü var.
Tüm bunlara rağmen yine de hayvanları bu denli acımasızca kullanmak ne kadar doğru acaba? Bunun farkına daha önce varılmış olunacak ki eski zamanlarda bu sorun için de bir faaliyete geçilmiş. 1875 yılında Londra’da “The Victoria Street Society” ile “Frances Power Cobbe” adlı dernekler kurulmuş. Bu derneklerle ilk etik yasa olan “Hayvanlara İnsancıl Davranma Yasası” ortaya çıkmış. Bu elbette sadece bir başlangıç olmuş. İleriki yıllarda bu konuyla alakalı bir sürü yeni yasa ve dernekler kurulmuş.
Yılların ilerledikçe insanların görüşlerinin de ilerlemesi güzel ve sevindirici bir haber de olsa henüz şu anda yapılan deneylerde hayvanların kullanıldığına da şahit olabiliyoruz zaman zaman. Bu durumda önemli ya da hayati değer taşıyan deneylerde, ilaç yapımlarında hayvanların kullanılması zaruri olmayan çözümlerde başka alternatiflerin kullanılması elbette ki tercihim. Fakat eskiden beridir yapılan önemli çalışmalardan da anladığımız üzere hayvanlar bilime çok büyük fayda sağlayabiliyor. Sanırım böyle zamanlarda hayvanların kullanılmasına göz yumulabilir.
Bahsettiğimden ayrı, özellikle kozmetik ürünlerinin yapım aşamasında hayvanların üzerinde deney yapılmasına oldukça karşı olduğumu da belirtmem lazım. Sadece ben bu yönde düşünmüyor olacağım ki geçen senelerde bu konu hakkında bir farkındalık da yaratıldı. Bunun üzerine eminim ki birçok kişi daha da bilinçlendi ve ona göre davrandı. Ama sonuçta her ne konuda olursa olsun temennim kullanılan küçük dostlarımızın sayılarının olağanca inmesi yönünde.