Sokrates’e göre yaşamın amacı ve herkesin yaşam boyunca peşinden koştuğu en yüksek iyi mutluluktur. Mutluluğa erişmenin yolu ise bilgidir; insana ve yaşama ilişkin bilgi, çünkü doğru bilgi insanı doğru eylemlerde bulunmaya götürür.
Peki ya bilgi insanı gerçekten mutlu eder mi?Bu soruyu görünce aklıma Desiderius Erasmus’un “Deliliğe Övgü” isimli eseri geldi. Yazar eserinde akıllıları, din adamlarını, bürokratları eleştiriyor,bilginin insanı mutsuz ettiğini çünkü bilgi sahibi olan insanların sürekli düşünmek ve anlamsız detaylara takılıp kalmakla yükümlü olduğunu savunuyor ve insanları delirmeye teşvik ediyor. Bu teşviğini ise delilerin hiçbir şey bilmedikleri için çok mutlu olduklarını söyleyerek destekliyor.
Bence mutluluk çok karışık bir kavram. İnsanların mutluluk algısı ve deneyimi kişiden kişiye değişiyor.Sonuçta mutluluk duygusal bir durum ve kalıcı degil. Bir ay boyunca ağlama krizi geçiremeyeceğimiz gibi, bir ay boyunca mutlu da olamayız . Yani bana göre bilgili insanlar çok daha mutludur veya mutsuzdur demek yanlış.
Ancak bilgi arttıkça farkındalık da artar ve dünyaya ne kadar bilinçli bakarsanız, içindeki sinir bozucu ayrıntılar da o kadar belirginleşir. Çocukların rızıkla geldiğine inanan ve çocuk sahibi olan fakir bir aile mutlu olabilir. Ancak o çocuğun geçinemeyeceğini, kötü şartlarda yaşayacağını, kötü eğitim alacağını bilirseniz üzülürsünüz. Bu nedenle bilgi derinliğine sahip kimseler can sıkıcı ayrıntılara daha fazla maruz kalırlar. Mutsuzluktan ziyade kötünün daha belirgin olmasıda diyebiliriz.
Yapılan bazı araştırmalara göre yüksek zekalı bireyler kaygı sorunları yaşamaya daha yatkındır.Başlarına gelen olumsuz şeyler hakkında daha fazla düşünmeye, neyin ters gittiğini öğrenmek için uzun uzun düşünmeye ve senaryoları tekrar etmeye eğilimlidirler.Başkalarının önemsiz olarak göreceği konularla ilgilenebilir ve hatta takıntılı hale bile gelebilirler. Bilginin etkileri kişiden kişiye değişebilir ve bazı insanlar için bilgi sahibi olmak mutluluk kaynağı olabilirken, bazıları için kaygı ve takıntılara yol açabilir. Bu durum, bilgili insanların sürekli olarak kendilerini sorgulayabilecekleri ve endişelerini artırabilecekleri anlamına gelir.
Ancak tabii ki bilgi her zaman erdemdir. En basitinden kişinin ufku yani düşünceleri hatta hayalleri bile bildiği kadardır. Nasıl bilmediğimiz, tanımadığımız birini rüyamızda göremezsek bilmediğimiz bir şeyi hayal edemeyiz.Hedef koyamayız ve bu hedeflere ulaşamayız.Yani cehaletin mutluluk getirmeyeceği kesin bir kavramdır. Bu nedenle, insanlar bilgi sahibi olduğunda daha donanımlı olurlar ve hayatlarının daha anlamlı olduğunu düşünebilirler. Bilgi, insanların kendilerini keşfetmelerine ve gelişmelerine yardımcı olabilir. Ancak, bilgiye sahip olmanın mutlaka mutluluk veya mutsuzluğu garantilemediği unutulmamalıdır.