Değişken Dünya

Her şey normale dönmüştü. Artık virüs etkisini yitirmiş ve insanlar tıpkı ilkbaharda açan çiçekler gibi yeniden doğmuştu. Herkes okuluna , işine virüse yakalanma korkusu olmadan gidiyordu. İnsanlar karanlıklar içinde geçen bir sonbahardan sonra bu ilkbahar günlerinde hem yüzleri gülmüştü hem de üzerlerinde olan o bıkkınlığı atmışlardı. Tabi ki okullarda açıldığı için ben de okula gidiyordum. Evim okuluma yakın olduğu için bazen bisikletle bazen de yürüyerek giderdim okula. Okula varmadan önce yolumun üzerinde olan ara sokaklardan birinde yaşlı bir adam bana seslendi. Bana elindeki kalemi uzatarak ”Evladım seni tanımam ama iyi birine benziyorsun sana bu kalemi vermek zorundayım , bu asil görev artık sana devredildi. Bu kalemle yazdıkların gerçek olacak.” dedi ve yaşlı adam buharlaşıp gitti. Kafam karışmıştı ama okul bittiğinde hemen eve gidip denedim.

Kağıda ilk başta hesabını bile tutamayacağın kadar param olsun istedim ve gerçekten banka hesaplarında sayamayacağım kadar param oldu. Bu parayı öncelikle ülke için önemli değer sağlayan bilim insanlarıyla paylaştım ki bunlar kesinlikle Aziz Sancar gibi hayatını bilime adamış insanlardan oluşuyor. İkinci olarak ülkedeki refah ve eğitim düzeyini arttırmak için ciddi çalışmalar yapardım örneğin köy gibi arazi koşulları zor olan yerlere altyapı döşemek gibi. İnsanların eğitimlerinin bedava olmasını sağlardım çünkü bu durumda özel okulda okuyan bir kişi ile devlet okulunda okuyan bir kişi aynı eğitimi alabilecek ve eğitim bir ticaret olmadığı için bence bu büyük ölçüde yanlış.

İkinci olarak dünya çapında kadın erkek eşitliği ile ilgili organizasyonlar kurabilirdim bu sayede ataerkil toplumumuz biraz daha yumuşar ve eşitliği sağlamış oluruz. İnsanlar kadınlara obje olarak bakıyor ama bu yanlış bakış açısını değiştirmek için aile çok önemlidir. Annelerimiz bize doğru bilgiler ve doğru davranışlar öğretirse bu ayrımcılık ve hor görme azalacaktır.

Üçüncü olarak kağıda küresel ısınma yazardım. Bu konağımız olan Dünya’yı aşırı ısıtıp onu yok ediyoruz fakat Dünyamız yok olursa biz de yok oluruz. Konakladığımız yeri kirletip daha da ısındırırsak artık gezegenimiz de Mars gibi olacak. Bir zamanlar su vardı ama sonra bütün sular buharlaştı gitti. Gezegenimizi kurtarmak istiyorsak onu aynı evimiz gibi temiz tutmalıyız. Meselâ evde sigara içen birileri varsa sigara dumanını evin içini üflemiyor ya da külünü halıya atmıyor. Biz aynen böyle olmalıyız fabrika bacalarımızı birer sigara içen kişi gibi düşünürsek hem o havayı temizlemeliyiz hem de fabrika oluşa atıkları verimli yollarla yok etmeliyiz.

Dördüncü olarak hayvan türlerinin soylarının tükenmesini yazardım. Her hayvanın ekosisteme yararı vardır örneğin kurbağalar böcekleri yerler ve böcek popülasyonu normal düzeyde kalır ama ekosistemden kurbağaları çıkartırsak böceklerin sayısında çok büyük bir artış olur. Biyoçeşitliliğin kaybolmaya devam etmesini engelleyebilmemiz için toplumsal alanda organizasyon ve işbirliğine ihtiyaç var. Doğal yaşam alanlarını korumak  bu sürecin bir tarafıyken , yasadışı avlanma ve vahşi doğa ticaretine karşı koruma mekanizmaları üretmek diğer tarafı. Kaldı ki atılacak bu adımların bu bölgelerde yaşayan yerlilerin toplumsal ve ekonomik çıkarlarıyla örtüşmesi adına, her halükarda yerlilerle işbirliği içinde gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Beşinci olarak aşırı nüfus artışını yazardım bu sorun kadınların, çocuk yapma kararının kendilerine bırakıldığında, eğitim ve sosyal hizmetlere erişebilmeleri sağlandığında, kadın başına ortalama doğum oranlarında ciddi bir düşüş yaşanacağını gösteriyor.

Çevremizi güzelleştirmek için daha nice şey yapabiliriz ama önemli olan sizin ne kadar ufkunuzun ne kadar geniş olmasıdır.

 

(Visited 26 times, 1 visits today)