Değişim

Şu an izlediğimiz filmler ilk var olduğu zamanlarda “Sessiz film” olarak diyaloglar olmadan müziklerle çekilmiştir. Sessiz film, yıllar geçtikçe teknolojinin ve birçok şeyin değişikliğe uğradığı gibi değiştirilerek sesli film olmuştur. Sessiz film kulağa ne kadar alışılmadık gibi geliyor olsa da o dönemin şartlarına göre başarılı filmlere imza atılarak filmin sanat haline gelmesinde büyük rol oynamıştır, ne kadar izlenilmesi sıkıcı gibi dursa da aslında kendine has bir farklılığı içinde barındırmaktadır. Sesli film ise herkese kendini daha yakın hissettirerek insanları tarafına çekmeye başarmıştır.

Peki ya çekilen tüm bu filmlerin düşünce tarzınızı değiştirme gücüne sahip olduğuna inanıyor musunuz? Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi filminde farklı düşünmenizi sağlayacak değişik bir hikâyeye değinmekte. Benjamin 70 yaşındaki bir adamın fiziksel görünüşüyle doğmuştur fakat sırf sevimli ve normal bir bebek olmadığı için babası tarafından bir huzurevinin önüne bırakılmıştır. Benjamin daha babası tarafından kabullenilmezken çevresindeki insanlar onu nasıl kabullenecekti? Bu hayatta, ilk düşündüğümüz insanların bizi nasıl gördüğü, beğenip beğenmediği, sevip sevmediği değil mi? Sonuçta en sonunda her sebep buna bağlanıyor ne kadar iyi olursan ol çevrendeki insanlar her zaman her konu hakkında istediğini söylemekte özgür. Benjamin’in babasının da düşündüğü tek şey “İnsanlar ne der, bana sorduklarında onlara ne diyeceğim, bu benim oğlum daha bu sabah doğdu dediğimde ne diyecekler?” sorularıydı. Huzurevinde kaldığı süre boyunca ise Daisy ile tanışmıştır.

Birkaç yıl sonra Benjamin New Orleans da çalışmaya başlamış ve babasıyla tanışmıştır. Bir gün Benjamin tekrar babasıyla karşılaşmış babası ise bu sefer Benjamin’e kendisinin babası olduğunu söylemiştir bundan hoşnut olmayan Benjamin ölümcül hastalığı olan babasının yine de yanında olmuştur. Babasını affedebilecek kadar alçakgönüllü olan Benjamin’i insanlardan dolayı terk etmediyse neden terk etmişti? Benjamin’e bakmanın hayatındaki en zor şey olduğunu düşündüğü içindir belki sonuçta Benjamin’in yaşadığı süre boyunca normal bir yaşantısı olmayacaktı babasından daha yaşlıyken babası yaşlanmaya başladığında Benjamin gençleşecekti, hayatını insanlara anlatmak istediğinde karşısında ona inanmayan binlerce insan bulacaktı, bir kadına âşık olduğunda hayatını tamamlayamadan ölen kelebekler gibi o da sevgisini, aşkını, mutluluğunu her şeyini bırakıp gidecekti.

Yıllar sonra Daisy ve Benjamin tekrardan karşılaşmışlardır. Daisy Benjamin’in bu kadar genç görünüyor olmasına şaşırmıştır ve aralarındaki bağ aşka dönüşmüştür. Hatta Caroline adında bir kızları olmuştur fakat Benjamin gerçek bir baba olacağını düşünemediği için evi terk etmiştir. Aynı babasının da Benjamin’e yaptığı gibi küçücük kızına arkasını dönüp gitmiştir. Benjamin’in ise tek düşündüğü şey kızının böyle bir babayı hak etmediği olmalıydı işte Benjamin bugünden sonra yeni doğmuş bir bebeğin hiçbir şey bilmediği gibi bütün duygularını arkasında bırakıp sessizce hayata veda etmişti.

Gerçekte böyle doğan insanların olduğunu, başa çıkamayacakları kadar birçok şeyle mücadele etmeleri gerektiğini düşünsenize. İnsanların ne dediğinden çok normal işlemeyen hayatlarında hiçbir duyguyu tamamen yaşayamayacak olmaları verecekleri en kötü mücadelelerden biri olacaktır. Bir de üstüne hayatlarındaki sevdikleri insanların tek tek öldüklerini görmek belki ben daha yaşlıyım ben ölmeliydim bile dedirtecektir. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi ve sesli çekilen bütün filmler sessiz bir filme göre karakterlerin aktarmak istediği duyguları anlayabilme, hissedebilme ve düşünce tarzlarını benimseyebilme açısından daha anlaşılırdır. Bu yüzden sesli bir filmde kendimizi o atmosferdeymişiz gibi hissedeceğimizden film hakkındaki düşüncemizi aktarmakta da zorluk çekmeyeceğizdir.

 

(Visited 200 times, 1 visits today)