Bayan Yonca, evinde tek başına yaşayan güzel bir kadındı.Bir sabah uyandığında masaya koyduğu meyveyi göremedi. Mutfağa girip kendine bir parça ekmek ve peynir çıkardı. Tabak alacağı sırada bir tıkırtı duydu. Arkasına döndüğünde ne ekmek ne peynir vardı, bu iş tuhaflaşıyordu. Bu sefer peynir ve ekmeği elinde sıkıca tutuyordu. Koltuğa oturup uyuz bir şekilde henüz uyanamamışcasına gözlerini ovuşturup esniyordu. Ama günlerdir farketmediği bişey vardı. Bunu duvardaki tablolara baktıktan sonra gözünün takılmasıyla anladı. Bir fare deliği duvarda öylece duruyor fakat içinde bir hareketlilik yoktu. Kadın ilk önce telaşlandı ama bir süre sonra aklından uçup gitti. Ertesi sabah uyandığında mutfak dolabından gelen tıkırtılar evin içinde yankılanıyordu. Kadın dolabı açtığında bir fare ne var ne yok kemirmişti. Çok korkmuş bir kadının çığlıkları arasında fare kaçmaya başladı. Kadın elinde bir kepçeyle fareyi kovalıyor fare ise sanki yapma etme dercesine oradan oraya kacıyordu ve sonunda deliğine sığındı. Kadın rahatça yatağına gitti. Farenin korkmuş olacağını ve bir daha dışarı çıkamayacağını düşündü. Sabah kalkar kalkmaz evin her yerine baktı. Fare evi terk etmişti. Bunun üzerine kadın derin bir oh çekip hayatına devam etti.