Sanki bir resmin içindeyiz gibi hissetmez miyiz denizde otururken? İster güneş batımında turuncu gözüken kumda ister sandalyede ister şezlongta oturun. Kırmızının, sarının, turuncunun bazen mavinin hatta pembenin bile deniz üzerindeki muhteşem geçişleri… Temiz havada deniz kokusu burnunuza çarparken renkli gökyüzüne bakmak gibisi yoktur. Martılar geçer midyeciler mısırcılar satış yaparlar, siz o sırada sakince kitabınızı okursunuz.
Gece ise bana kalırsa sahil konuşma dertleşme ve kafa dinlemek içindir. Gecenin siyahlığında yıldızlar ay ve açık mekanların ışıkları aydınlatır sizi. Sizde denizin dalgalarının kıyıya çarpmasını dinlersiniz.
Bana kalırsa gerçekten deniz aşıkları oturmak için doğru zamanı ve yeri bilecek. Güneş batımından sonra hava lacivertten bir tık daha koyuyken yıldızlar çıkmaya başlamışken kayalıkların üzerine oturacaksınız. İşte o zaman denizde yuzmezken yüzermiş gibi gökyüzünde değilken gökyüzünde gibi hissedersiniz. Kullağınıda dalgaların kayaya çarpışı gözünüzde yıldızların çıkışı ya da denizde yansımaları…
İşte deniz kıyısı dediğiniz böyle olmalı.
Belki seviyorsunuzdur sakinliği gürültü daha güzel ve iyidir sizin için. O zaman şenliklerin müziklerin olduğu bir kıyıya oturursunuz. Hapörlorden çalan müzik kahkaha atıp dans eden insanlar. İşte size gürültülü ortam.
İşte budur sahilin en iyi yanı ne severseniz sevin ne isterseniz isteyin size göre bir yeri vardır. Resmin içinde binlerce kisisinizidir sahilde. Düşünün tüm bu anlattıklarımı ama bir resimmis gibi bir tarafta gün batımı diğerinde gece ama kayalıklar ve mavi dalgalar kayalara çarpıyor. Öbür tarafta şenlikler var müzikle.