Ceza, yapılan bir davranışın tekrarlanmasının önüne geçilmede veya bastırılmasında sıklıkla başvurulan tekniktir. İstenmeyen davranışları ortadan kaldırmak, azaltmak gibi nedenlerle uygulanan cezalar; hukuk, sosyal, eğitim, askeri gibi çeşitli alanlarda kullanılırken en caydırıcı olanları hukuk alanında görülmektedir.
Öncelikli olarak hukuk alanında cezalandırma sisteminin amacına kısaca değinmek istenirse, Beccaria’nın 1764 yılında yayınlanan “Suçlar ve Cezalar Hakkında” (Dei delilitti e dellepene)* adlı çalışmasında bulunan bir cümle yeterli görülebilinir: “ne duyarlı bir varlık olan insanı üzüp bunaltmaktır ne de daha önce işlenmiş olan bir suçu işlenmemişçesine yadsımak, yok saymaktır. O halde cezaların amacı, suçlunun kendi yurttaşlarına karşı zarar vermelerini engellemekten ve başkalarının benzer eylemlerde bulunmalarını önlemekten başka bir şey değildir.”
Bu alanda uygulanan cezaların caydırma payı ve etkisi düşünüldüğünde, spesifik/bireysel ve genel etki olarak ayrılabilir. Bireysel etki;suç işlemiş bireye uygulanan cezanın, bireyin bir nevi cesaretini kırarak o suçu tekrar işleme olanağından caydırmasıdır. (Halk içinde “gözünü korkutmak” deyimi olarak geçen bu durum sadece hukuk alanıyla kalmamakla birlikte diğer birçok alanda yaygın olarak kullanılan ve karşılığını alan bir durumdur.) Genel etki ise, suç işleyen kişiye verilen cezanın toplum gözü önüne geldiğinde, toplumun büyük kısmını bu suçtan caydırmasıdır.
Şöyle bir nokta vardır ki, suçluların ve halkın işlenen suçtan cayması olasılığının yanında bir de içinde bulundukları duygu durumunu hararetlendirme olasılığı vardır. Bahsedildiği üzere kişilerin bu suçun gerçekleşmesinden caydığı durum, onların genellikle pasif hareket etmeyi seçtikleri zamanlarda gerçekleşir. Ancak yüzdelere bakıldığında, insanlığın yüklü bir kısmı yüzleştikleri olaylarda aktif rol oynamayı tercih ediyor. Demek istenen şu ki, bir suç işledikten sonra her insan veya her toplum aynı pasif tepkiyi vermeyebilir. Geri çekilip cayanların sayısının baskın olacağı kanısının yanında az veya orta bir miktarda da isyankar, aktifliğini bu konuda dahi göstermeye çekinmeyecek bireyler olacağı kaçınılmazdır. Bu tür durumlarda o kişilerin yapacağı her hareket karşılığında alacakları ikinci cezanın derecesini belirleyecek olacaktır. Yüksek ihtimalle arttırılacak olunan bu cezalar bile o isyankar kişiliğe sahip insanların içinde bulundurdukları ateşi söndürmeye yetmeyebilir. Aksine, yeniden bir ters tepme bile gösterebilir. İnsanlar kendilerinden “altta” bir seviyede bulunan insanların kendilerine saygısızlık yapmalarından hoşlanmazlar, bu nedenle isyan edenleri daha zor durumlara sokabilirler.
Sonuç olarak her sonu cezaya giden olay veya olaylar örgüsü düşünüldüğü gibi sonlanmayabilir.