Cumhuriyet’in 100. Yılında Atatürk’ü Anlamak

Ülkemizin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verildiğimiz Kurtuluş Savaşı sonrasında 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken geriye dönüp edindiğimiz ve bizleri bugünlere getiren kazanımlara bakmamız gerekir.

 

İlk olarak; ülkenin yönetimini monarşiden çıkarıp cumhuriyetin ilanı zaten başlı başına en büyük kazanım ve değerdir.

 

Bir diğeri ise din ve devlet işlerini birbirinden ayıran, Atatürk’ün gösterdiği ‘muasır medeniyetler seviyesine’ ulaşma hedefi yolunda devlet yönetimi ilkesini ortaya koyan laikliktir. Laiklik sayesinde tüm inançlar devletin teminatı altındadır ve insanlar düşünce ve inançlarında özgürdür.

 

Şayet bugün kadınlar evde ve tarlada çalışmakla kalmayıp ülke yönetiminde söz sahibi olma hakkını kullanabiliyorsa, yani oy kullanabiliyorsa, dolayısıyla ailesinde ve iş dünyasında haklı olarak söz sahibi olabiliyorsa, TBMM’ye vekil olarak seçilebiliyorsa, parti başkanı hatta başbakan olabiliyorsa, hak ettikleri eğitimi alıp yine eğitimli, yüksek kültürlü çocuklar yetiştirebiliyorsa, tüm bunlar yine cumhuriyet sayesindedir.

 

Yakın tarihimize baktığımızda, okuma yazma bilmeyen bir ailenin yedinci çocuğu olarak doğan ve 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan, kendi deyimiyle ‘bir cumhuriyet çocuğu’ olan Aziz Sancar kendi çaba ve başarılarının yanı sıra cumhuriyetin getirdiği fırsat eşitliğinin en güzel örneklerindendir.

 

Cumhuriyet; bilimin öncüsü ülkelerle aynı alfabeyi yazmak, okumak ve anlamak, sanat ve sporda sadece erkeklerin değil kadınların da başarılı olabileceğini ortaya koymaktır. Ünlü keman virtüözümüz Suna Kan, dünyanın ilk savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen ve son olarak Avrupa ve Dünya Şampiyonu olan ve namağlup 2024 Olimpiyat Oyunları’na gitmeye hak kazanan Kadın Milli Voleybol Takımı ‘Filenin Sultanları’ cumhuriyetimizin nadide değerlerinden sadece bazılarıdır.

 

Bu örnekler bize büyük ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük eseri cumhuriyetin başarı demek olduğunu göstermektedir. Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği biz gençlerin asıl görevi de başarılı olmak ve başarının devamlılığını sağlamaktır. Atatürk ‘Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir’, demiştir. Başarıya ulaşmak için Atatürk’ü, dünya görüşünü, vizyonunu ve ilkelerini çok iyi anlamamız ve gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Bunun için yüksek hedefler belirlemeli, sürekli çalışmalı, çabalamalı, araştırmalı, halkımızın ve ülkemizin refahı ve mutluluğu için standartları yükseltmeye çalışmalıyız.

 

Hepsinden önemlisi yukarıda sayılan ilke ve değerler ancak ülkemiz tam bağımsız ve özgür olursa anlam ve kıymet taşır.  Bu nedenle Atatürk’ün birinci vazgeçilmez ilkesinin tam bağımsızlık ve özgürlük olduğunu unutmamalı ve unutturmamalıyız. Bunu sadece Atatürk’e ve vatanı uğruna canını veren şehitlerimize değil aynı zamanda gelecek nesillere borçluyuz.

 

 

 

(Visited 7 times, 1 visits today)