Selanik’te doğan ve yenilikçi bir toplumda büyüyen mavi gözlü, sarı saçlı bir Mustafa. Öyle bir Mustafa ki cihanda, dört bir kıtada tanınan o adamın getirdiği bu sistemin 100. yılını kutluyoruz.
Eğitimine Selanik’te bir dini okul olan Mahalle Mektebi’yle başlayan Mustafa, birkaç gün sonra Şemsi Efendi’ye başladı. Şemsi Efendi daha modern idi. Zaman geçtikçe kitap okumanın farkına vardı. Yerli, yabancı herkesi okudu. Bir çok ideoloji öğrendi, destekledi. Sonra atandı. İlk görevine, ailesini, arkadaşlarını, kardeşlerini arkada bırakarak gitti. Şam 5. Ordu’da idi. Canını ortaya atarak savaştı. Hepsi vatanı uğrunaydı.
Kolundan vuruldu. Herkes öleceğini düşündü. Belki de gerçekten ölecekti fakat saati, onu kurtardı. Çalışma odasında çalışır iken, yardımcısı geldi. Konuşmaya başladılar. “Bu ülke sensiz kurtulmaz be Mustafa. Harekete geçsek iyi olur.” dedi yardımcısı. Başarılı da oldu.
Atam sana minnettarım. Biz minnettarız. Sana ve damarlarımızdaki asil kana olan saygımız sonsuz. Sayende, bütün cihat saygı duyuyor bize. Teşekkürler Ata’m. Her şey için. Önderimiz olduğun için, toplumumuza ışık tuttuğun için…
Peki, neredesin sen? Ülkemiz kötüye sürüklenir iken neredesin sen? Senin gibisi ne zaman gelir, bu şartlar altında? Biliyoruz, ülkemizi kurtarmak için gerekli asil kan, damarlarımızda mevcut. Biliyoruz kimse bize zincir vuramaz. Gövdemizle koruruz, canımızla koruruz bu ülkeyi. Sonuçta, vermemeliyiz dünyaları alsak dahi. Olsun kanlarımızın hepsi helal. Senin dediğin gibi: “Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir”. Evet Ata’m.