Cumhuriyet ne kadar da ilginç bir kelime bakana göre sadece 4 hece 10 harf. Ama görene sorarsanız onu anlatmaya hiçbir dünya dili yetmez. O; umuttur, adalettir, barıştır. O özgürlüktür. O özgürlüktür. O çölde kalmış bedeviye sudur. O okyanusta boğulana bir kara parçasıdır. O imkansızlıklarla dolu umuttur. O karanlıklar içinde bir ışık huzmesidir. O insanın kurtuluş yoludur. O hastanın ilacı. O demokrasinin anahtarı. O şehit olmuş mehmetçiğin gayesi. O ben aç yatayım da kahraman askerimiz aç yatmasın diyerek kendinden feragat eden vatanperverin fedakarlığı. O oğlu şehitlik mertebesineHe erişmiş annenin tesellisi. O huzurlu diyarların elçisi. O düşünmenin sebebidir. O aydınlık gelecektir. O her şeydir.
İşte her şeyi kapsıyan bu cumhuriyet 100 yıldır bizimle. Bugün sizlere yüz yıl önce cumhuriyet için verilen emeklerden bahsetmek istiyorum. Tarih 13 Kasım 1918 Mustafa Kemal İstanbul’u işgal eden İtilaf Devletleri gemilerini görür ve yanındaki yaverine o tarihi sözü söyler ”Geldikleri gibi giderler.”. İstanbul’un işgali üzerine Mustafa Kemal padişahla görüşmek ister ancak görüşmesine o dönemin hükümeti izin vermez. Bunun üzerine Mustafa Kemal memleketi asıl kurtaracak olanların Türk milleti olduğunu anlar ve bu konuda çalışmaya başlamak için Anadolu’nun iç kısımlarına gitmesi gerektiğine karar verir. Mustafa Kemal Anadolu’nun iç kısımlarına gitmek için fikir üretmeye çalışır. Tam o sırada Harp Nazırlığından bir yazı gelir ve yazıda Samsun 9. Kolordu Müfettişliğine atandığı gelir. Mustafa Kemal bu olaya çok sevinir çünkü Anadolu’nun içine gitme fırsatı ayağına gelmiştir. 19 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıkar. Samsun’dan Havza’ya gider. Mustafa Kemal Havza’ya gittiği sırada İzmir işgal altındaydı. Bunun üzerine Mustafa Kemal bu işgalin protesto edilmesi ve kınanması gerektiği ile ilgili bir genelge yayınlar: Havza Genelgesi. Mustafa Kemal’in Havza Genelgesini yayınlamasından sonra İtilaf Devletleri Mustafa Kemal’e bir uyarı gönderir. Mustafa Kemal Havza’dan sonra Amasya’ya geçer ve bir genelge daha yayınlar: Amasya Genelgesi. Bu genelgenin içeriği Türk Cumhuriyet Tarihi için oldukça önemlidir çünkü bu genelgede ilk kez ‘milli irade’ kavramından bahsedilir ve ulusal bir kongrenin Sivas’ta toplanması gerektiği yazar. Ayrıca bu genelge de halkın saygısını kazanan birçok önemli komutanın da imzası bulunmaktadır örnek olarak Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy. Sivas’ta toplanılacak olan kongreden önce daha hızlı çözülmesi gereken bir problem vardır Doğu illeri ve Ermeni sorunu. Bu sorunu çözebilmek amacıyla sadece Doğu illerinden gelen temsilcilerin katıldığı bir kongre düzenlenir: Erzurum Kongresi. Bu kongre her ne kadar toplanış biçimi açısından bölgesel olsa da aldığı kararlar bakımından ulusal bir kongredir.Bu kongrede alınan önemli kararlardan biri Doğu illerini temsilen Temsil Heyeti’nin kurulmasıdır. Bu kongrenin ertesi Sivas Kongresi gerçekleşir bu kongre hem toplanış biçimi hem de aldığı kararlar bakımından ulusaldır. Bu kongrenin aldığı kararlardan önemli kararlardan biri Temsil Heyeti’nin yalnızca Doğuyu değil tüm ülkeyi temsil etmesi gerektiğidir. Ve alınan en önemli kararsa ulusal mücadelenin örgütlü bir şekilde başlamasıdır. Bu kongrenin ertesi Temsil Heyeti Ankara’ya 27 Ekim 1919’ da gelir ve 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisini(BMM) açarlar. Ve vatan savunması için askeri müdahaleye başlarlar. 3 cephede savaşırız bunlar:Doğu, Güney, Batı cepheleridir. Güney Cephemizde tamamen halktan oluşan birlikler yani milis kuvvetler savaşır. Doğu Cephesinde Osmanlı’dan kalan komutanı tarafından dağıtılmayan 15. Kolordu savaşır. Bu kolordunun komutanı Kazım Karabekir’dir. Batı Cephesinde 5 tane savaş gerçekleşir bunlar: I. İnönü, II. İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz. Burada BMM’nin yetiştirdiği askerler ve eski deneyimli subaylar savaşmıştır. Bu cephelerin hepsinde kahraman Türk halkının emeği, fedakarlığı vardır. Onlar cephane taşırken soğuktan ölen kadınlar, onlar oğlu şehit olmuş analar, onlar düşman karşısında korkusuzca savaşan mehmetçikler. Kısaca onların fedakarlıkları olmasa ‘cumhuriyet’ kavramını hiçbir zaman tadamayacaktık.
Bugün kahraman Türk insanının emeklerinin, fedakarlıklarının sonucunu almasının 100. yılı bu kutlu günde bu cennet vatan üzerinde emeği olan tüm atalarımızın boynunu bükmemeyi ve onlara minnet duymayı kendime borç biliyorum.