Bir zamanlar, uzun yıllar öncesinde bir çocuk doğdu. Onun adı Mustafa idi. Küçük yaşta babasını kaybetmişti ve annesi, Zübeyde Hanım, bu kayıp yüzünden çok üzgündü. Yıllar sonra okula başladığında, matematikte üstün başarılar elde etti. Bir gün öğretmeni onunla konuşurken şöyle demişti:
“Bak, ikimizin de adı Mustafa. Bundan dolayı ben sana Mustafa Kemal, diyeceğim.” dedi.
Yıllar geçti ve o büyüdü, asker oldu. Savaşlara katıldı ve birçok zafer elde etti. Büyük bir savaşa girdi neyse ki elindeki saat onu ölümden kurtarmıştı.
Tamamdır, şimdilik yeter Tom, dediğinde Tom biraz üzüldü.
“Hadi ama!” diye ısrar etti.
Ama şimdilik yeter, diye yanıtladı babası.
Sabah olmuştu ve Tom, okula gitmek üzere hazırlandı. Kahvaltısını yaptıktan sonra okula gidip derse katıldı. Ancak aklında hâlâ dünkü hikaye vardı.
“Acaba olayın sonrasında ne oldu? Kazandılar mı, kaybettiler mi?” diye düşünmekten kendini alamadı saatlerce.
Okul bittiğinde, hızla eve döndü ve odasına koştu. Bir kalem ve kağıt aldı, çizmeye başladı. “Belki kazandılar ve sonra da aslında kaybettiler!” diye düşündü, sonra düşünceleri değişti ve yeni bir kağıt alıp yeniden başladı.
“Aslında kaybettiler, ama sonra kaybettiklerini geri aldılar.”
Bu düşünceler içindeyken babası odasına girdi.
“Aslında biz kazandık ve Cumhuriyetimiz oldu,” dedi.
Babasının sözleriyle içi neşeyle doldu. Cumhuriyetin ilan edilmesiyle ilgili bu yeni bilgi, onu heyecanlandırdı ve düşündürdü.