Tarih: 29 Ekim 1923. Yer: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara. Kürsünün başında bir ses: “Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır, ebediyen minnettarız” der ve salon alkışa boğulur. Bu alkış, onlarca yıllık savaşın son bulmasının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun coşkusunu yansıtan bir alkıştır. Bu coşku, onlarca yıl boyunca süren azmin, mücadelenin, hırsın, direncin, üzüntünün ve sevincin bir ürünüdür. Üzerinden bir asır geçse de bu coşku hep bizimle oldu: Bu coşku, yazarların her kelimesinde, öğrencilerin her hecesinde, bilim insanlarının her deneyinde, esnafın her kuruşunda; kısacası her zaman ve her yerde bizimle oldu. Peki, biz cumhuriyet gençleri bu coşkuyu ne zaman ve nasıl yaşadık? Hadi hep birlikte inceleyelim.
Bu düşünceye öncelikle geçmiş zamanların Cumhuriyet Gençleri’nin gözünden bakarak başlamak istiyorum. Geçmişten kastım 1900’ler. Bu zamanlarda vatan savaşın içindeydi, herkesin amacı tek bir şeydi: Mutlak özgürlük. Cumhuriyet Gençleri de bu dönemi aynı şekilde görmekte ve canlarını feda ederek vatanlarını düşmanlardan kurtararak özgür bir ülke hayal etmekteydiler. Bu dönemde eli silah tutan herkes cepheye gitti, birçoğu geri dönemedi. Yılmaz Özdil, Osmanlı Tarihi kitabında Galatasaray Lisesi’nin o dönemde mezun veremediğini ve her öğrencinin savaşta şehit olduğunu belirtmiştir. Bu bilgi beni derinden etkiledi. O zamanın Cumhuriyet Gençlerinde böylesine bir vatan sevgisi vardı ki, “Vatan sağ olsun!” diyerek canlarını vatana feda etmişler. Eli silah tutamayanlar da orduya yardım etmek için ellerinden geleni ardına koymadılar. Bu gençlerin hepsine sonsuz minnettarız; onlar olmasaydı, bugünleri göremeyebilirdik ve cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlayamazdık. Her birine teşekkürlerimizi sunuyoruz ve şimdi bugünün Cumhuriyet Gençlerine bakalım.
O zamanlar olduğu gibi günümüz Cumhuriyet Gençleri de bir savaşın içindeler, ancak bu savaş silahlarla veya kanla değil, ilim ve bilimle gerçekleşiyor. Günümüz Cumhuriyet Gençlerinin amacı, Atatürk’ün bize aydınlattığı yolda yürüyerek onun ilkeleri doğrultusunda ülkemizi geliştirmektir. Bu, bizim vatanımıza olan borcumuzdur ve eğer cumhuriyetimizin sonsuza kadar sürmesini istiyorsak, sorumluluklarımızı üstlenmeliyiz. İlk olarak, bir alan bulmalı ve bu alanda en iyisi olmaya çalışmalıyız. Bu şekilde ülkemiz en yetenekli insanlara sahip olacak ve ülkemizin gelişimine büyük katkıda bulunacaktır. Bizler, Atatürk’ün de dediği gibi bu ülkenin geleceğiyiz ve aydınlık bir Türkiye istiyorsak, aydınlık gençler olmalıyız.
Sonuç olarak, bu vatan bizlere atalarımızdan miras kalmıştır ve bu mirasa sahip çıkıp gelecek nesillere aktarmak görevimizdir. Başta bahsettiğimiz alkış, tüm milletimiz içindir. Bir yüzyıldır süren bu coşkunun daha nice yüzyıllar boyunca devam etmesini diliyorum. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Nice bayramlara!