Şimdi size yaşanmış ve gerçekten çok garip olan bir şey anlatacağım, okuyunca şaşırabilirsiniz ama gerçekten bu gerçek bir insanın hikayesi.
Altay sekizinci sınıf öğrencisi ve bilim meraklısı birisiydi. İşte bu yüzden okulunun bilim kulübüne katıldı. İki ay sonra bilim kulübü bir mağaraya gezi düzenlemişti ve Altay da buna katıldı. Mağarada büyük bir çukur vardı ve bilgilendirme kartında kuyunun çok eski olduğu ve altı metre derinliğinde olduğu yazıyordu. Altay kuyuyu inceliyordu, kimse bakmazken biri geldi ve Altay’ı kuyuya itti. Altay altı metre derine düşmüştü. Onu oradan itfaiyeciler çıkarmıştı. Annesi ve kardeşi Eren hastaneye gelmişti. Altay tam olarak on bir ay komada kalmıştı. Komadayken bir süre sonra etrafta konuşulanları duymaya başlamıştı. Annesi ve kardeşine ben buradayım sizi duyabiliyorum demek istese de diyemiyordu çünkü beyni buna izin vermiyordu. Komadayken ruhu başka yerleri ziyarete gitmeye başlamış. Bu psikolojik bir durummuş ve beyin uyanıklık ve uykunun arasındayken oluyormuş. Bir gün en iyi arkadaşının evini ruhuyla ziyarete gitmiş. En iyi arkadaşı yani Ömer’in üvey bir babası varmış ve mafya babalarının eşyalarını kendine ait iki koca yük gemisi ile taşıtıyormuş ve bunun sonucunda büyük paralar kazanıyormuş. Bir gün Ömer’e üvey babasından bir zarf gelmiş ve üstünde Altay’ı çukura attın tebrikler yazıyormuş ve içinde binlerce dolar varmış. Altay uyanmış ve sonunda komadan çıkmış. Çıkınca olanları polise anlatmış. Altay yapılan bir röportajda şöyle demiş: ”Meğer zihnim bana bir oyun oynuyormuş.”.
Altay o röportajda bir de şunu söylemiş: “Asla kimseye güvenmeyin ve her zaman her tarafınızı kollayın!”