Yasemin sonunda hayali olan mesleği kazanmış bir karakola dedektif olarak atanmıştı. Meslek hayatında çok başarılı olan Yasemin birkaç ay sonra terfi almış ve baş dedektif olmuştu. 4 kişiden oluşan bir grupla birlikte çalışan Yaseminin hayatı 16 Mayıs Pazar akşamına kadar sadeliğini korumuştu. 16 Mayıs Pazar akşamı saat gece 1 civarı karakola gelen bir ifade bütün herkesin aklında çözümlenmemiş bir davayı getirmeyi başarmıştı.
16 Mayıs Pazar Gece 01.45
Yasemin’in Anlatımından:
Birkaç dakika önce karakola gelen ihbar hepimizin içine bir şüphe düşürmeye yetmişti. Yapılan ihbar 47 yaşındaki Emine adlı bir kadından gelen kolunda kanlı bir karalama bulunan bir ceset üzerineydi. Emine’nin son sözü bütün karakolun içini ürpertmeye yetmişti. Bunun sebebi ise 16 yıl önce köyde işlenen bir vakaydı. Efe Yılmaz 18 yaşında aleksitimi olan bir çocuktu. Ne mutluluğun ne de hüznün ne olduğunu bilmezdi. Bilemezdi, hissedemiyordu ki. Bir insan hiç yaşamamış olduğu bir şeyi nasıl bilirdi? İşte bu da onun kendini savunacak tek sözüydü. Efe Yılmaz 16 yıl önce yaşadığı köydeki çoğu insanı izlediği bir filmin etkisinde kalarak sadece merak ettiği için canice katletmişti. Bu da yetmezmiş gibi deli gibi insanların yanına “Benim başaramayacağım şey yoktur.” yazılı notlar bırakıyor, insanların onun yaptığından haberleri olsun istiyordu. Yani kısacası bir manyaktan başkası değildi Efe Yılmaz. Ama birkaç yıl öldüğü düşünülen Efe Yılmaz’ın yaşadığı şüphesi bugün verilen ihbardan sonra akıllara soru işareti bırakmıştı.
Yazar’ın Anlatımından:
Olay yerine sonunda varmışlardı onlardan önce varan polislerin bazıları etrafa şerit çekmiş bazıları ise binanın önündeki kalabalığı uzaklaştırmaya çalışıyor ama meraklı insanların sayısı ve zaman geçtikçe artan gazeteci sayısı bu işi epey bir zorlaştırıyordu. Yasemin şeritlerin çekildiği alana doğru yürüyüp önünü kesen polise yaka kartını gösterdi ve içeriye girdi. Çoktan gelmiş olan adli tıp ekibi etrafta delil arıyordu. Onların olduğu tarafa yürüyüp kapısı aralık odadan içeri girdi Yasemin. Ve yerde gördüğü notla, gerçek kapak gibi çarptı suratına. O ölmemişti ve yine bizle dalga geçer gibi bunu bilmemizi istiyordu. Peki neden 16 yıl sonra dönmüştü?
.
.
Aradan 1 ay geçmişti. Bu dava bizim büromuza verilmişti. Ama hala 1 ay önceki dava hakkında bir ilerleme kaydedememiştik. Çok titiz çalışıyor arkasında iz bırakmamaya dikkat veriyordu Efe Yılmaz, ama herkes hata yapardı. Biz de hata yapacağı zamanı gözlüyorduk. Ama işimizi şansa bırakıp 1 canın daha gitmesine göz yumamazdık. O yüzden onu hata yapmaya zorlamamız gerekiyordu. Peki ama nasıl? Bir psikopatı nasıl tuzağımıza çekebilirdik? Hem de aleksitimi olan birinin bir zafı olabilir miydi? İşte bunu bize zaman gösterecekti.