Gün o gündü. Tüm çocuklar dışarıda oynuyor, okula serbestçe gidebiliyorlardı. Herkes mutlu ve huzurluydu. Normal hayat devam ediyordu. Ta ki o zamana kadar. Wuhan’da birkaç kişi hastalanmıştı. Grip diye bunu hiç önemsemediler. Hastalıklı kişinin yanından geçen herkes 14 gün sonra hastalık belirtisi gösteriyordu. Bazıları doktora gitti. Doktorlar normale göre fazla olan bu gripten biraz şüphelendiler. İlk önce kış ayı olduğu için çok önemsemediler fakat hastalıklar artınca artık bunu garipsemişlerdi. Daha sonra ben yani korona virüs, ilk kişimi öldürmeyi başardım. Ha bu arada benim nasıl çoğaldığımı ve hasta ettiğimi merak eden varsa anlatayım. İlk önce vücudunuza çok sinsi bir şekilde girerim. Sizin o bağışıklık sisteminize olabildiğince kendimi belli etmemeye çalışırım. Daha sonra sizin nefes borunuzdan inip akciğerlerinize yapışırım. Neden akciğerlerinize yapıştığımı anlatacağım ama şimdi en önemli kısma geldik. Gördüğüm hücrelere hemen saldırırım. İlk önce hücrenin içine girerim. Hücre üzerinde birkaç değişiklik yaparım ve hücreyi zombileştiririm. RNA ve DNA gibi genetik kodlarımı ve yapıtaşlarımı hücrenin her yerine enjekte ederim ve artık hücre tamamen zombileşmiş olur. Bu yüzden artık hücre bana itaat eder. Tüm genetik kodları doğru sıraya dizer, kopyalar, inceler ve artık korona virüsü üreten bir fabrikaya dönüşür. Daha sonra artık hücre tüm gücünü kullandığı için parçalanır ve etrafa yeni doğmuş binlerce yeni korona virüsü yayılır. İşte böylece size zara veririm ve çoğalırım. Ve şimdi neden akciğerinize gittiğimi açıklayayım: Neden maske taktığınızı düşünüyorsunuz. Siz her nefes verdiğinizde bir ordu gibi burnunuzdan çıkıp başka insanlara bulaşıyorum ama sizin bu sosyal mesafeniz ve maskeniz beni zorluyor. He birde hijyeninize ne demeli. Neyse ki dikkat etmeyenler var da onlardan çoğalıyorum. Gördüğünüz gibi benim işim size direkten zarar vermek değil, çoğalarak yaşamımı sürdürmek. Hikayemize geri dönersek, artık Wuhan’da salgın başlattım. Tabii Çin’de biraz kimliğim açığa verildi. Ulaşım yollarıyla bir yerden bir yere bulaşabiliyordum. Çin’i ele geçirdikten sonra diğer ülkelere de bulaşmaya başladım. Çin, çok yüksek tedbirler aldı. Ulaşım yollarını kapattı ve karantina başlattı ama ben çoktan sinsice İtalya’ya geldim bile. Bulaşmadığım ülkeler beni çok umursamadılar ama ben onları avım olarak seçene kadar. Türüm artık tanınmıştı ve bu büyük pandemiyi her tarafa yayarken adım tarihe geçiyordu. Bazı ülkelerin neredeyse çoğunu ele geçirmiştim. Sizi evlerinize kapattım ama iyi tarafından bakın, size ekmek yapmayı öğrettim. Şu sizin 2M 1H kurallarınız beni oldukça zorladı. Hatta aşılarınız çıkmaya başladı. Kendimi tanınmamak için mutasyona uğrattım. Normalde eğer daha önce korona geçirseydiniz vücut artık beni tanıyabiliyordu ve bir sonra ki karşılaşmamızda bir avantaj elde edebiliyordu fakat mutasyon sayesinde beni sanki yeni gelmiş bir virüs gibi tanıyacak. Ama siz insanlar beni yok etmeye çalışıyorsunuz. Gerçekten hayatta kalmak beni çok zorluyor. Bir gün sonum belki gelecek ama unutulamayacağım. O zamana kadar vücudunuzda görüşürüz.