Sonunda karantina günleri bitmişti ve dışarıya çıkabiliyordum.Adım atmayı,karşıdan karşıya geçmeyi,kırmızı ışıkta beklemeyi,bir çiçek koparıp koklamayı,sabah erken uyanmayı özleyeceğimi hiç düşünmezdim oysa.Bunları ve nicelerini özletmişti Corona virüsü.Ama bir bakıma da iyi olmuştu bence.İnsansız geçen bu süre boyunca doğa kendine gelmeyi başarmıştı.Etraf yemyeşil ve çok güzeldi.Yerlerde çöp yoktu…Yerdeki çöpler beni hep rahatsız etmiştir.Ne kadar sıkılsam ve özlesem de iyi ki Corona çıkmış dediğim şeyler var.Çünkü biliyorum ki virüs gibi insanları içeri sokacak şeyler olmazsa biz Dünyaya iyi davranmayız.Bizim Dünyaya yararlı birisi olmamız için bu tarz felaketler gerekiyor.
Sıkıcı günler bittiğine göre kapıyı çat edişinin mutluluğuyla evden dışarı fırladım.Anahtarımı unuttuğumu fark ettim.Kimin umrundaydı?O gün dışarıda kalsam bile üzülmezdim.O kadar özlemiştim ki sokakları…Arkadaşım Mertle ayarlamıştık.Saat 15.00’te Mehmet Ali Parkı’nda buluşacaktık.Ben evimin dibinde olmasına rağmen daha buluşmamıza 1 saat varken çıktım.Biraz parktaki banklarda oturup,rüzgarı sırtıma verip insalarla dolu sokakları ve şehrin akışını izlemek istiyordum.Kulağımda kulaklığım,gözümde güneş gözlüğüm,şortumun arasından rüzgar esintisi ve arabaların sokakları sırayla ve düzenle geçmesi…Kesinlikle karantinadan sonra yapmak istediğim şeyi yapıyordum.
Mert geldi ve yanında da basketbol topunu eksik etmemişti.Oysa ki basketbol oynamak planımızda yoktu.Ben her ne kadar oturup yüz yüze sohbet etmek istediğimi düşünsem de o top geldikten sonra ikimiz de basketbol oynamak için can atıyorduk.Hava basketbol için idealdi ve oynamayalı en az 3 ay olmuştu.Her zamanki gibi Mert’i basketbolda tokatlamıştım ve ondan bir tane bedava soda kazanmıştım.Kazanılan soda daha lezzetliydi.Beraber çimlerde yatıyorduk ve günün batmasını izliyorduk.Birbirimize anılarımız anlatıp sohbet edip sodamızı yudumluyorduk.Çok güzel ve rahatlatıcı bir andı.Mertle buluşmayı,basketbol oynamayı,çimlere upuzun yatmayı ve hatta birilerine yüz yüze anılarımı anlatmayı ne kadar özlemişim anlatamam.
İlk karantina günümde o soda içtiğimiz andan sonra da biraz daha basketbol oynadım ve hava kararınca eve doğru yürüdüm.Anahtarı almadığımı unutmuşum tabii.Ailedeki herkes benim gibi sokağı özlemiş olsa gerek saat 22.00 olmuştu evde bana kapıyı açabilecek kimse yoktu.1 saat kadar dışarıda kaldıktan sonra sonunda annemler gelmişti.Onlar da arkadaşlarıyla bir akşam yemeği planlamışlardı.Eve geri geldim ve duş alıp uyudum.Karantinanın ikinci gününde sabah erken kalkmıştım.(Bunu gerçekten özlemişim.)Hemen kendime hızlı kahvaltı hazırladım ve sabah sporu yapmak istedim.Bisikletimi alıp sokakları turladım.Hiçbir insan sesi yok sadece kuşların ötüş sesi vardı.Sonra bisikletimle koşu alanına gittim ve biraz koştum.Karantinada epey kilo almıştım ama yakarken hem özlemimi gideriyor hem de eğleniyordum.Koşarken yerde rüzgarın sürüklediği bir kağıt parçası ilgimi çekmişti.Merk edip göz attım sonra da cebime koydum.Sonra kağıt parçası cebimden yere düşmüş.Bir adres ve bir not yazıyordu.Ama sonradan ne kadar arasam da bulamadım.Sanırım birisi gitmesi gereken bir parti için bir yere not almıştı sonradan düşürmüştü.Çok umursamadım.Karantinanın bitimi sonra aldığım keyifle meşguldüm.Artık özgürüz istediğimiz yere gidebiliriz.