Çöplük

İlk Uzay Çalışmaları, ilk kez Sovyetler Birliği tarafından başlatılmış, ABD ile devam etmiştir. O günden itibaren ülkeler arası uzay yarışları başlamıştır.4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği, doksan beş dakikada bir Dünya’nın çevresini dolaşan ve atmosferik çalışmalar amacıyla radyo sinyalleri gönderen Sputnik I’i uzaya göndermişti bu olaydan tam 1 yıl sonra 4 Ocak 1958 günü Amerika Birleşik Devletleri bilim adamları ilk Amerikan uydusu Explorer I’i uzaya fırlattılar. Yeryuvarlağı çevresindeki dönüşünü 114 dakika 95 saniyede tamamlayabilen Explorer I, Van Allen’nı keşfedilmesini sağlamıştır. Bu uzay çalışmaları günümüze kadar gelişerek devam etmektedir.

 

Uzay merakı popüler kültürü etkilemiştir bunun sonucunda insanların da etkilenmemesi olanaksız kalmıştır. Uzay hakkında birçok film,dizi popüler kültürü elemanları uzay çalışmalarını benimseyip insanları binevi bilgilendirmişlerdir. Uzayın bu yönlü yanlış önemsenmesi sonucunda kendi yaşamları süresince göremeyecekleri hayallere kapılmışlardır. Bu hayaller genelde insanların yaşayabilmesi için gerekli olan olanakları sağlayan gezegenler keşfedip o gezegenler üzerinde koleniler kurmaktan ibaret, artık klişe  olarak görünen fikirlerden oluşmaktadır. Bu düşünceler sonucunda insanlar kendi gezegenlerinin kaynaklarını düşüncesizce kullanmış ve birçok canlıya zararda bulunmuşlardır. İnsanın çevre üzerindeki etkisi veya çevre üzerindeki antropojenik etki, biyofiziksel ortamlarda ve ekosistemlerde, biyo çeşitlilikte ve doğal kaynaklarda doğrudan veya dolaylı olarak insanlar tarafından neden olunan küresel ısınma, çevresel bozulma, okyanusların asitlenmesi, kitlesel yok oluş,biyo  çeşitlilik kaybı, ekolojik kriz ve ekolojik çöküş gibi değişikliklerdir. Ve aşırı nüfus artışı ile dünyanın kaynaklarını zorlamaktayız.2017 yılında, dünya çapında 15.000’den fazla bilim insanı, insanlığa bir “uyarı” yayınladı ve aşırı insan nüfusu artışının “birçok ekolojik ve hatta toplumsal tehdidin arkasındaki ana itici güç” olduğunu iddia etti. Aşırı nüfus artışı sonucunda aşırı tüketim ortaya çıktı. Aşırı tüketim, kaynak kullanımının ekosistemin sürdürülebilir yenilenme kapasitesinden fazla olması durumudur. Aşırı tüketim Ekolojik ayak izi ile ölçülür. Tahminler insanlığın mevcut talebinin, gezegenin tüm ekosistemlerinin toplamının yenilenme oranından %70 daha yüksek olduğunu gösteriyor. Uzun süreli bir aşırı tüketim modeli, çevresel bozulmaya ve nihayetinde kaynak temellerinin kaybına yol açar. Aşırı nüfus artışı sonucunda aşırı üretim ve aşırı tüketim ortaya çıktı. Okyanus göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su kaynakları plastikler, kimyalsallar, çöpler, maskeler gibi kirlilikle doldu. Her çeşit su kirliliği, kirliliğin bulunduğu havzanın çevresinde veya içinde yaşayan tüm canlılara zarar verdiği gibi, çeşitli türlerin ve biyolojik toplulukların yok olmasına ortam hazırlar. Bunun yanı sıra çoğu hayvan türü Küresel ısınma, kaçak avlanma ve doğal yaşam alanlarının giderek küçülmesi nedeniyle ölüyor.

 

İnsanların diğer gezegenlerde yaşam sürme amacından ötürü kendi gezegenlerini yok ediyorlar. Hatta belki göremeyecekleri planlara fazla güvenip har vurup harman savuruyorlar. Yaşamlarının tek virüse bağlı olduğunu unutuyorlar.

(Visited 37 times, 1 visits today)