Yakın zamanlarda internette her günümün rutin aktivitesi haline gelmiş bir şekilde internetten dünyada neler olmuş diyerek haberleri inceliyordum ve karşıma beni bir boşluğun yamacındayken sorgulanacak bir merak derinliğine düşüren bir soru çıktı “Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür diyen Çehov mu? yoksa sakin bir hayatın tek düzeliği ve yalnızlığı yaratıcılığı harekete geçirir diyen Einstein a mı katılıyorsunuz?
Bu soru ilk olarak bana okur okumaz cevap vereceğim gündelik sorulardan farksız gelse de bir kaç sayfa daha okuduktan sonra ellerim beni o sayfaya geri dönmeye zorlar oldu dönüp bir daha baktığımda ise sorunun sadece tek cevapla bitme ihtimalinin olmadığını idrak eder oldum ama bu fikir beni sorunun karmaşıklığına girme cesaretimin olduğu anlamına gelip gelmediğini öğrenmek için sorunun bir kısmına göz atmaya karar verdim sorunun ilk kısmına baktığımda seçtiğim sonuç çok açıktı tabi ki Einstein a katılıyordum durup bir adım geriye gittiğimde ise yalnızlık içerisinde zihnimin bana katabileceği verimin aslında verimden çok hırs olduğu gerçeğiyle yüz yüze kaldım. Aslına bakarsak bir eylemi güzel yapan detayın uğruna verdiğin kayıplar olduğunu düşününce hırsında bize katabileceği verimi göz ardı etmek istemedim ve çaresince diğer söze yöneldim. Diğer söze kıyasla Çehovun sözü yalnız olmaktansa yalnız hissetmekten kısacası var olan popüler çevremize kıyasla kendimizi yakın hissettiğimiz insanların var olmamasının yokluğunu çekmemizden bahsediyor.
Bu sözün kelimeleri arasında ki anlamı çözdüğüme de kesinlik getirmiş bulundum
Çehova katılıyordum eğer bir insanın çevresindeki onca insan onun yalnızlık duygusunu gideremeyen insanlarsa onların bulunması aynı çehovun dediği gibi çöldeki vahalardan farksızdır baktığın zaman bol suyla dolu bir alan yanına gidip sorduğunda boşluktan farksızdır.