Çok Heyecanlıydım

Sabah saat çaldı, uyandığımda hemen saate baktım yediyi gösteriyordu. Yataktan kalktığımda tek düşündüğüm şey o günün hayatımın en heyecanlı günü olacağıydı. Hemen üstümü değiştirip kahvaltıya oturdum. Besleyici ve tok tutacak bir kahvaltı yapmam gerekiyordu. Yulaf bar, muz, biraz kuru üzüm ve bir avuç da ceviz ile kahvaltımı yaptım, antrenörlerim bize bu şekilde bir kahvaltı yapmamız gerektiğini söylemişti. Kahvatımı tamamladıktan sonra geceden hazırladığım çantamı son bir kez daha kontrol ettim ve yanımda götürmek için Shadow’un fotoğrafını ve Honey’i çantama koydum. Shadow’un fotoğrafı ve Honey bana o gün şans getireceklerdi.

Shadow ile vedalaşıp evden annem ve babamla birlikte çıktık. Eryaman’daki Olimpiyatlara Hazırlık Yüzme Havuzuna gitmek için okuldan servise bindik ve takım halinde yola koyulduk. O kadar güzeldi ki bütün sevdiğim takım ardaşalarım oradaydı; Öykü, Arda, Yağmur, Eylül, Rüzgar, Çınar ve diğerlieri. Serviste tek konuştuğumuz şey o günkü yarış heyecanıydı. Çınar yol boyu bizi güldürmek için şakalar yapıyordu.

Eryaman’a vardığımızda bizi orada Lale Öğretmen karşıladı. Heyacanla içeriye girdik. Gözlerime inanamamıştım. Daha önce hiç bu kadar büyük bir yüzme havuzu görmemiştim. 9 kulvar, yaklaşık 2.5 metre derinlik ve 50 metrelik uzun kulvar. Havuzun kenarına ısınma yüzmesi için indiğimizde havuzun suyu beni korkutmuştu ve büyülemişti. Biz biraz geç gittiğimiz için diğer okullar ısınma turlarına başlamıştı. Etrafta 200’den fazla öğrenci ve antrenörleri vardı. Tribünlerde de aileler yerlerini almıştı. Havuzun depar taşı bile bana çok değişik gelmişti; çünkü bizimkinden farklı olarak alçaktı, tırtıklı ve eğimli ve de takozu vardı. Yarış için heyecanla sıramızı beklemeye başladık.

Bizim takımımızdan ilk yarışan arkadaşım Eylül’dü. Sonra bana sıra geldiğinde Şükrücan Hoca “senin sıran geldi” dedi ve Lale Öğretmen beni aşağıya indirdi ve merdiven altında 50 metre kelebek yarışı için beklemeye başladık.

Sıram gelip depar taşına çıktığımda hayatımın en heyecanlı anıydı. Çünkü ilk kez gerçek bir yarışta yüzecektim ve antremenlardaki derece yüzmeleri dışında hiç yarışmamıştım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. O atmosfer çok başkaydı. Hakemin düdüğünü duyduğumda hala titriyordum. “Take Your Marks” komutu geldi ve hakemler “start” verdiler. “Start” düdüğü ile bütün heyacanım yerini kazanma hırsına bırakmıştı ve tüm gücümle yüzmeye başlamıştım. O sırada tüm takım arkadaşlarım tribünden bana tezahürat yapıyordu.

Bir daha hiç bir yarışta bu kadar heyecanlanmayacaktım, belki de Olimpiyat finallerine kadar.

 

(Visited 13 times, 1 visits today)