Bu aralar insanların doğduğu yerlerin kaderleri üzerinde ne kadar etkili olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum bunları düşünmeme neden olan, kendi ülkelerindeki savaş nedeniyle ülkemize gelen Suriyelilerin çocukları. Çok küçük yaşlarda kavşaklarda dilenen, kağıt mendil satmaya çalışan veya çöplerden para edebilecek atıkları arayan bu Suriyeli çocukları gördükçe ‘’Acaba Almanya’da bir Alman ailenin çocuğu olarak doğmuş olsalar yine de böyle mi yaşarlardı?’’ diye düşünüyorum.
Suriye esasen kaynakları itibariyle çok zengin bir ülke. Hatta Suriye’de dünyanın her yerinde ihtiyaç duyulan değerli petrol ve doğal gaz yatakları bulunmaktadır. Bildiğim kadarıyla bu kaynaklar Suriye vatandaşlarının refahını fazlasıyla karşılayabilecek durumda. Aynı durum Afrika kıtasının neredeyse tamamı için de geçerli. Afrika kıtası tümüyle yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından çok zengindir. Herkes Afrika’nın doğal güzellikleri hakkında bilgi sahibidir. Ancak elmas, altın, gümüş, kömür gibi çok sayıda değerli madenin çıkarılarak dünyanın her yerine gönderildiğini pek fazla insan bilmemekte.Ayrıca insan ırkının Afrika’da doğduğu ve dünyaya göçler vasıtasıyla yayıldığı düşünülmektedir.Buna rağmen Afrika’nın genelinde, Suriye’de de olduğu gibi gelişmişlik düzeyi çok düşüktür.
Buna karşın yer altı, yer üstü kaynakları açısından çok fakir olan kayalık bir ada üzerine kurulduğu için tarım ve hayvancılık için yeterli toprağı olmayan, her yıl binlerce depremle boğuşan Japonya’da durum bunun tam tersidir. Japonya dünyaya teknoloji üreten, ekonomisi çok güçlü bir ülkedir. Japon halkının eğitim seviyesi, yaşam kalitesi oldukça yüksek olup; ülke içinde ve ülke dışında barış içinde yaşamaktadırlar.
Dünyanın her yerinde gelişmiş ve gelişmemiş bölgeler bulunmaktadır. Kuzeyde İskandinav ülkeleri çok gelişmişken Eskimoların yaşadığı alanlar ve Rusya’nın Sibirya bölgesi gibi bölgeler diğerlerine nazaran daha az gelişmiştir. Bize göre batıda bulunan Avrupa ülkeleri, Amerika, Kanada çok gelişmişken Güney Amerika’nın durumu batıda olmasına rağmen bu ülkelere göre çok daha kötüdür. Aynı durum doğu ve güney için de geçerlidir. Orta Doğu sıkıntılarla boğuşurken çok daha doğuda bulunan Japonya’nın gelişmişlik düzeyi çok daha iyidir.
Bu farklılıklar tek bir nedene bağlı değildir. Kaynakların kötü ya da iyi kullanımına, tarih boyunca geçirdiği aşamalara, diğer ülkelerle girdikleri rekabetlerde yaptıkları tercihlere, ülkelerin üst yönetiminde bulunan kişilerin becerisine bağlı olarak değişmektedir. Yazımın konusu bu nedenleri incelemek olmadığından konun detaylarına girmiyorum. Ancak bir gün dünyanın her yerinde insanların eşit koşullarda yaşayacaklarına inanıyorum.
Bazı insanların dünyanın neresinde olursa olsun kişisel becerileri ve çabalarıyla başarı elde edebilecekleri açıktır. Kötü koşullar da iyi koşullar da fırsatlar ve riskler içerir. Bunları doğru hesaplayabilenler, doğru görebilenler başarırlar. Ancak bu duruma az rastlanır. İnsanların başarısı çoğunlukla onlara sağlanan imkanlarla ilgilidir. İyi eğitim almış, sağlıklı beslenmiş, sevgiyle büyümüş bir çocuğun; savaş ortamında eğitim almadan, nefretle büyüyen bir çocuğa göre başarılı olma olasılığı çok daha yüksektir. Bana bunları düşündüren Suriyeli çocuğu koşulları aynı kalmak kaydıyla doğuya da götürseniz batıya da götürseniz başarı şansı çok düşüktür. Ancak bu çocuk Almanya, Japonya, Kanada gibi bir ülkede doğmuş olsa bu ülkelerde elde edebileceği imkanlar nedeniyle çok daha başarılı olacaktır.