Coğrafya Kaderdir’ demiş bundan yıllar önce İbn-i Haldun. Kaderimiz, bir ülkenin sınırı gibi haritada belli bir toprak parçasına mı hapsolmuştur?
Yaşadığımız topraklar; bizim kültürümüzü, dinimizi, alışkanlıklarımızı, yaşam stilimizi, mutfağımızı vb. belirlemektedir. İnsan doğduğu topraklarda nefes almaya başlar, o topraklarda oynar, büyür, okula gider, eğlenir, evlenir ve yine en sonunda o topraklara geri döner. İnsanın hayatında yaşadığı döngü büyük çoğunlukla bu şekilde döner. Peki bu döngü herkes için aynı şekilde mi dönmektedir?
İşte coğrafya kaderdir sözü tam da karşımıza burada çıkıyor. Nasıl doğarken annemizi babamızı seçemeyeceğimiz gibi doğacağımız coğrafyayı da seçemiyoruz. Ülkemizde özellikle doğu bölgelerimizde kız çocuklarımız maalesef eğitim hakkından yoksun bırakılmaktadır. Tarlada çalıştırılıp, evde işlerde yardımcı olarak kullanılıp ya hiç okula gönderilmiyorlar ya da sadece okur-yazar düzeyinde kalabiliyorlar. Kız çocuklarımızın okuma çağında, okula gitme fırsatlarını ellerinden alıp onları küçük yaşta zorlu yaşam koşulları ile baş başa bırakmamalıyız.
UNICEF’in raporuna göre ilköğretim çağındaki 61 milyon çocuk okula gitmiyor. Bu çocukların %53’ü kız çocuklarıdır.Yine UNICEF tarafından 11 Ekim Uluslararası Kız Çocuklar Günü öncesinde yayınlanan bir rapora göre 5 ile 14 yaş arası kız çocuklar ücretsiz gündelik ev işleri, su taşımak ve yakacak toplamak için kendi yaşlarındaki erkek çocuklara nazaran yüzde 40 ya da başka bir deyişle 160 milyon saat daha fazla zaman harcıyor.
Kırsal kesimde yaşayan, sosyo-ekonomik olarak belirli bir refah seviyesinin altında olan kız çocukları; hayata eşit fırsatlarla başlamasalar bile, ilerleyen dönemlerde kendilerine eşit fırsatlar sunulması halinde;toplumdaki herkesin hayatına dokunma onlara yardım etme şansını yakalayabilirler. Kız çocukları gerekli şansı yakalayabildiklerinde ve kendilerine uzanan yardım elini tutabildiklerinde; hepsinden birer Sabiha Gökçen, Afife Jale, Merkel, Özlem Türeci gibi arkalarında büyük bir iz bırakan ve dünya tarihine büyük bir imza atan kişiler olarak dünyaya altın harflerle isimlerini yazdırabilecek ve insanlık yararına büyük adım atabileceklerdir. Kız çocuklarının ilerlemesi ve dünyaya katkıda bulunabilmesi için, Sivil Toplum Kuruluşları, aileler ve hükümet kız çocuklarına inanmaya ve onların önündeki engelleri kaldırmaya çalışmalıdır. Coğrafyanın hiçbir şekilde kader olmasına izin vermemeliyiz. Doğu, batı, güney gibi bölgesi; ırkı, rengi ve dini fark etmeksizin kız çocuklarına eşit eğitim fırsatını sağlamalıyız.
Ülkemizde ve dünyanın belli başlı bazı bölgelerinde kızlar eğitim haklarını savunuyor ve destek çağrısında bulunuyor. Onları duymalıyız ve yardım elimizi uzatmalıyız. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamadığımız her günün bedelini hepimiz hem toplum hem de dünya olarak gün gelir öderiz. Halbuki;kız çocuklarının güçlenmesine yatırım yapmak daha iyi bir geleceğin kapılarını aralayacaktır. Her kız çocuğu gün gelip bir anne olacak ve ülkemize evlatlar yetiştirecektir. Kız çocuklarını ne kadar iyi eğitebilirsek ülkemizi de o kadar refah günlere ulaştırabiliriz.