Öğrenim görmek yerine çalışan çocuklar son zamanlarda gelişmekte olan tüm ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu sorunun kökeninde ailesel, kültürel, sosyal ve ekonomik nedenler yatmaktadır. Ayrıca bu sorun sadece gelişmekte olan ülkeleri kapsamamaktadır.
Başta İstanbul, Ankara gibi büyük şehirler olmak üzere neredeyse Türkiye’nin her yerinde çocuk işçiler tam gün veya okul saatleri dışında sokakta veya sanayide çalışmaktadırlar. Bununla birlikte yetişkinlerin dahi çalışamayacağı koşullarda çok az bir ücret karşılığında saatlerce ve zorla çalıştırılan çocukların sayısı hızla artmaktadır. Okulda arkadaşlarıyla vakit geçirip derslerine çalışarak geleceğini garantileyen bireyler yetiştirmek ülkemizin refah seviyesini de artıracaktır, böylelikle daha bilinçli bir topluluk oluşacak ve bu gibi sorunların büyük ölçüde azalmasına neden olacaktır. Her şeyin bellli bir yeri ve zamanı olduğu gibi çalışmanın da belli kriterleri vardır. Çocukların bazı işler için uygun olması ve haklarını savunamaması işverenlerin çocuk işgücünü tercih etmelerini tetiklemektedir. Henüz gelişim sürecinde olan çocuk, hayata karşı yeterince deneyime sahip olmadığından dolayı yetişkin bireyler karşısında güçsüz duruma düşmektedirler. Bu nedenle çocuklar yetişkinlere bağımlıdır. Bir toplumdaki bireylerin sosyal durumu toplumun çocuklara ne kadar değer verdiği ve ve onları ne kadar koruduğuyla ölçülür. Çocukların çalıştırılmasını engellemek için en önemli görev hükümetlere düşmektedir. Çocukları çalıştırmanın karşılığının yüklü bir para cezası veya yaptırımlarla sonuçlanması gerekmektedir. Ayrıca gelir düzeyi düşük olan ailelere devletin maddi destek sağlaması çocukların sokaklarda çalışma oranında fark edilebilir bir azalma sağlayacaktır. Çocuk haklarının temel kaynağı sözleşmelerdir. Anayasamız çocuk hukukunun yazılı kaynağıdır. 1982 tarihli anayasamızın 50. maddesi “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” demektedir. Ayrıca 42. maddesi de bu duruma karşı çıkmaktadır: “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.” Tüm sektörlerde çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak ülkemizin amacıdır. UNICEF, risk altında olan bütün çocukları ve ailelere yönelik hizmetleri sonuna kadar desteklemektedir. Yalnızca ülkemizde olmamakla birlikte Dünya üzerinde 60 milyon kız, 88 milyon erkek çocuk çalışmaktadır. Başka bir deyişle her 10 çocuktan biri iş hayatına atılmıştır. Bu nedenle tüm dünya harekete geçmelidir ve çocuk çalıştıran kurumlara ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
Kısacası çocuk işçiliği çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyar, potansiyellerini, fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle 18 yaşına kadar çocuklar aileleri değil, aileler çocukları geçindirmelidir. Böylece çocuklar tüm yaşıtları gibi okuyabilecek ve gelecekte ülke ekonomisi düzene girecek ve ülkenin eğitim seviyesinde büyük bir artış gözlemlenecektir bunlardan daha önemlisi çocuklar mutlu olacaktır.