ÇİZGİ ROMANIN EFSANESİ

Sabah, her sabah gibi saat 7:00’de kahvaltımı yapmak için uyandım. Normalde daha geç kalkardım ama bizi okula getiren annemin bir toplantısı vardı. Bu yüzden biraz daha erken kalkmıştım. O sabah okula daha erken vardığım için ve sınıfta hiç kimse olmadığı için kütüphaneye gitmeye karar verdim. Kütüphaneden en sevdiğim çizgi romanımı elime alıp hemen okumaya daldım. Bir anda çok değişik bir şey oldu. Okuduğum çizgi romandaki kötü karakter gerçeğe dönmüştü! Bir an hayal gördüğümü sandığım için gözlerimi yumdum ama bu bir hayal değildi, bu gerçekti! Kütüphanedeki sessizliği bozan ilk ve tek canavar olabilirdi. O kadar korku salıyordu ki birkaç saniye sonra tüm kütüphane boşalmıştı.

Bir şekilde sessizlik sağlanmıştı. Canavar benimle konuşmaya başladı:

“1000 yıldır bu çizgi romanın içinde mahsurum, hiç kimse beni dışarı çıkarmadı. Sen hariç…”

Bunu dedikten hemen sonra benden kaçmaya başladı. Bence onu tekrar kitaba hapsedeceğimden korkmuştu. Kitabı elime alarak onu bulmaya koyuldum. Nereye gitmişti? Bir saniye önce yanımdaydı ama biliyordum ki onu bulmak kolay olmayacaktı. Ancak düşündüğümden daha kolay oldu. Sonuçta insanlara korku salan bir canavarı kaç kez görmüş olabilirsin ki? Onu aramaya başladım. Herkes bir anda bana doğru geldi, aslında canavardan kaçıyorlardı. Canavar da bu yöne geliyordu ama beni gördüğünde hemen kaçmaya başladı. Onun peşinden gittim ama ona yetişemedim çünkü çok hızlıydı.

Canavarı yakalayamadığımın üzüntüsüyle eve döndüm. Anneme bu olayı anlattığımda önce bana inanmadı ama sonra internetteki fotoğraflarını gösterdim. Şimdi ise babamı ve kardeşimi de inandırmam gerekiyordu. Bu sayede onlar da bildikleri kişilere anlatabilir ve hep birlikte canavarı yakalayabilirdik. Tabii ki bundan canavarın da haberi olmuştu. Evet, bizim için bir canavar gibi görünüyordu çünkü bir canavardı ama içinde korku olduğunu ben de anlamıştım. Bu sayede bir plan yapıp o gece canavarı bulmaya gittik. Aslında herkes değil, çoğu kişi korkusundan gelmemişti. Yaklaşık 20 kişi gelmişti, ailemi de sayarsak 25 kişi olmuştuk. Bu sayının kötü bir rakam olmadığını düşünerek canavarı bulmaya koyulduk.

Bulduğumuzda bizden kaçmaya başladı. Onun peşinden koşarken yaklaşık on kişi geride kalmış ve devam edememişti. Sadece 15 kişi kalmıştık. Sekiz kişi ise yorgunluktan devam edemedi. Çok az kişi kalmıştık. Sonunda benden başka herkes pes etmişti. Ona yetiştiğimde, tam onu kitaba geri hapsedecekken hapis olmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu fark ettim ve ona bir şartla burada yaşamaya devam edebileceğini söyledim:

“Herkese iyi davranmalı ve korku salmamalısın.”

Bunu kabul eden canavara özgürlüğünü verdim.

(Visited 103 times, 1 visits today)