Toplumumuzda iki tür cinsiyet anlayışı vardır ; Biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet.Biyolojik cinsiyet,bireylerin eril veya dişil cinsel organa sahip olarak doğma durumudur.Toplumsal cinsiyet ise bireylerin hangi biyolojik kategoride olduğuna göre değişen, bu yüzden onlara biçilen rollerdir.Toplumsal, kültürel ve yaşanan coğrafyaya göre erkek ve kadınlara yüklenen sorumluluklardır.Ve hiçkimse için doğuştan gelmez, fizyolojik değildir. “Erkeksilik” ve “Kadınsılık” kavramları toplumsal cinsiyet rolleri ile ortaya çıkmıştır.Genellikle kadınsı olarak görülen roller duygusallık, merhamet ,anlayış ve bağımlılıkken; erkeksi cinsiyet rolleri baskınlık, liderlik,sertlik ve duygusuzluk gibi görülmektedir.
Bazı kişiler bunun ne kadar doğamızda olduğunu düşünsede aslında her şey göründüğünden daha farklı.Biz bu cinsiyet rollerini kendimiz yaratıyoruz.Nesillerdir farketmeden de olsa insanları cinsiyetlerine göre davranmalarını bekliyoruz.Her yeni bir bebek doğduğunda biyolojik cinsiyetine göre ondan farklı beklentiler ediniyoruz.Ve bu toplumda çok büyük bir oranda eşitsizlik oluşturuyor.Şimdi bir bebeğin doğduğundan itibaren yaşadıklarını düşünelim.Bir bebek doğduğunda herkesin aklındaki ilk soru cinsiyetinin ne olduğudur.Cinsiyetinin ne olduğu öğrenildiği andan itibaren oluşucak kişiliği hakkında farklı yorumlar ve tahminler yapılır.Cinsiyetine göre farklı renkte giysiler ve farklı amaçlar için farklı oyuncaklar hediye edilir.Aslında erkek ve kadın isimlerinin farklı olması bile bize toplumsal cinsiyet rollerini kanıtlayacak niteliktedir.Kız çocuklarının biraz büyüdükten sonra hemen uslu, evcimen, sakin , ağırbaşlı ve anlayışlı olması beklenir. Erkek çocuklarının ise başına buyruk ,hırslı, kuvvetli ve saldırgan olması gerekir.Eminim ki herkes daha önce etrafında şöyle cümleler duymuştur; “Bir kız çocuğuna göre fazla hareketli.” veya “Bir erkek çocuğuna göre ne kadar uslu.”.Tabii ki herkesin doğuştan gelen yapısı ve karakteri vardır ama bir cinsiyetin asla karakteri olamaz.Çocukken cinsiyet benzetmelerine mağruz kalan çocuklar büyüdüklerinde de bilinçaltlarında o anlayış hep öyle kalır ve asla sorgulamazlar çünkü doğru olanın bu olduğunu düşünürler.Mesela şimdi bilinçaltıyla ilgili bahsettiğim şeyden bir örnek verelim,bir öğretmen düşünün dendiğinde çoğu insanın düşündüğü kişişin cinsiyeti kadındır.Fakat bir profesör düşünün dendiğinde akla gelen kişi bir erkektir.Bir hemşire düşünüldüğünde kadın, doktor düşünüldüğünde akla gelen kişi erkektir.Kadınlar genelde daha düşük yüzey meslekler için uygun görülürken erkekler daha yüksek kademe ve daha fazla maaş getiren meslekler için uygun görülür.Şuan günümüz televizyonlarında reklamlarda kadınlar hep mutfakta, çocuklarıyla ilgilenir ve sanki tek derdi buymuş gibi dedikodu yaparken; erkekler eve parayı getirir ve evi geçindirirler.Bu senaryo hepimize çok normal gibi dururken tam tersi olduğunda garipsememiz cinsiyet rollerinin ne kadar bilinçaltına işlemiş olduğunun kanıtıdır.
Kim bilir şuana kadar kaç tane insan onlardan beklenen şeyler farklı diye hayallerine ulaşamadı veya istediği hayatı yaşayamadı..Bu iki cinsiyet içinde zor ve olmaması gereken bir durum.Hiç bir kadın evde çocuklarına bakmakla kısıtlanmamalıdır ve hiç bir erkeğin güçlü olması veya “”erkeksi” olması gibi bir zorunluluğu yoktur.Ve olamaz.Şuana kadar ne kadar işler hep bu şekilde ilerlediyse de umarım hepimiz cinsiyet rollerini hayatımızdan çıkarırız ve çocuklarımıza bunu yaşatmayız.