Gündoğan Çiftliği’nde, güçlü ve azimli bir çiftçi olan Cem Karataş, küçük oğlu Can ile birlikte yaşarmış. Cem, çiftliğini oğlu Can’a devretmeyi düşünüyor ancak Can’ın tek hayali ressam olmaktır. Her gün, babasının görmemesi için odasında gizli resimler yapar ve onları yatağının altındaki çekmecede saklar.
Can, çiftlik hayatının zor ve sıkıcı olduğunu düşünürdü. Babası, Can’ın ressam olma hayalini anlamaz, eleştirir ve değersiz bir alışkanlık olarak nitelendirirdi. Her gün erken kalkıp süt sağmanın, hasat yapmanın zorluğunu ve yoruculuğunu hisseder, ancak babası bunu kutsal bir görev olarak görürdü.
Yıllar geçer, Cem hastalanır. Babasının kaybıyla birlikte, çiftliği nasıl idare edeceğini düşünen Can, büyük bir stres altına girer. Bir gece, Cem’in rüyasında gördüğü bir kağıtla motive olur. Elindeki fırça ile resim yapmaya devam eder. Uyandığında, hayalini takip etmenin ve resim yapmanın ne kadar değerli olduğunu anlar.
Can, büyüdükçe resimleriyle başarı elde eder ve hayallerinden vazgeçmemenin önemini öğrenir. Okuduğunuz için teşekkür ederim, güzel bir hikayeydi. Görüşmek üzere!