Çiftlik Evi

Çok güzel bir sabahtı. Kuşlar “cik cik cik” diye ötüyordu, horozlar “ü ürü ü” diye bağırıyordu. Sonra aşağıdan bir ses geldi. Annem, “Kahvaltıya gelin!” diye bağırdı. Hemen yataktan kalktım ve yanına gittim. Gider gitmez, annemin en sevdiğim şeyi yaptığını gördüm; evet, bu pancake idi. Çok mutlu olmuştum. Hemen masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. Kahvaltı bittikten sonra annem dedi ki, “Meyvelerimiz kalmadı, ormana gidip biraz meyve toplar mısın?” dedi. Ben de “Tamam.” dedim, kalktım ve ormana gittim.

Çok güzel meyveler vardı, hepsini toplarken bir de baktım ki gözlerime inanamadım. Gördüğüm en güzel şeydi: çok güzel bir at. Hayatımda hiç gerçekten bir at görmemiştim ve o at o kadar güzeldi ki o kadar güzel bir yelesi vardı ki… Çok mutluydum. Sonrasında hemen eve koştum ve annemi çağırdım. O da beni kırmadı, geldi. Sonrasında bir baktık ki o at bir çiftlik evinden kaçmış. Onu hemen çiftliğine geri götürdük. Sahibi bize çok teşekkür etti, bizi yemeğe davet etti ama annem olmaz dedi. Ama sahibi dedi ki, “İstediğin zaman buraya, atı sevmeye ya da at binmeye gelebilirsin. Ben sana öğretirim.”

(Visited 19 times, 1 visits today)