Cidden Oldu Mu?

“Onu bana vermen gerekirdi!”

“Nereden bilebilirdim senin olduğunu, ha?”

“Yeter artık ver şu lanet olası bileti bana.”

“Uzatma istersen,” dedi gıcık bir sesle “artık benim oldu.”

Artık bu olaylar çok fazla gelmeye başlamıştı. Hayallerim resmen ellerimden kayıp kaybolmuştu. Artık bir geri dönüşü yoktu ama olmalıydı, bunca yıllık inancım böyle bir şekilde kayıp gitmiş olamazdı, olmamalıydı. Ama hayat hayal meyal dinlemedi. Artık hayattan bir beklentimin kalmadığını düşünerek bunu yazmaya başladım.

İlgili resim

Benim için gayet güzel bir sabahtı. Perdemden odama giren ışığın havada süzülüşünü izlemek benim için çok keyif verici ve dinlendiriciydi. Fakat ışığı izlemek her ne kadar keyif verici olsa da bir o kadar da sinirimi bozan bir şey vardır; işe gitme alarmı. Fakat alarmın sesinin sinir bozucu olması her seferinde yataktan fırlamama sebep oluyor. Bu da iyi bir şeydir değil mi? Her neyse kahvaltımı da yaptıktan sonra trafik dolu bir güne hazır bir şekilde apartmandan dışarı çıktım. Otobüs durağına ulaştığımda her sabah istisnasız görüp selam verdiğim simitçi Mehmet Amcaya selam verip durakta beklemeye başladım. Hayallerimi düşünmeye başladım. İnsanlar tarafından şiddete maruz kalan hayvanlar için kurduğum rehabilitasyon merkezimin açılışını yaparken duyduğum ses beni bir anlığına ürküttü. “Abla bir tane bilet alsana be,” dedi piyango bileti satıcısı ” Al bir bilet sana umut, bana ekmek parası olsun be ablam.” Bir anlık dalgınlıkla “Ver bir tane amcacım,” dedim “ver de yarım kalan hayalim gerçek olsun.”

İşe gittim, eve geldim, yemek yedim, yatıp uyudum, sabah uyandım, kahvaltımı yaptım, Mehmet Amca ile selamlaştım… Günler birbirini böyle takip etti. Ta ki kuzenim Elif gelene kadar. Elif hala üniversitede okuyor ve ailesiyle yaşıyordu. Arada sırada şehir dışına çıkar benim evime gelirdi. Her geldiğinde onun ne kadar arızalı birisi olduğunu düşünürdüm. Çünkü her geldiğinde beni istisnasız delirtir geldiğine pişman ederdi. Başıma kötü olayların gelmesini hep ona bağlardım. Bu tür olaylar yeniden olacak kavga edeceğiz düşüncesi ile Elif’i almak için evden çıktım. Otogara girip buluşucağımız yere doğru yönelirken telefonuma bildirim sesi geldi. “Sonuçlar Yarın Açıklanıyor!”. Neyin sonucu bu diye düşünürken aldığım biletler aklıma geldi. Tabi ya piyango bileti çekiliş sonuçları. Hayalim gerçek olabilir miydi? Gerçi kendimi pek heveslendirmemem gerekir diye düşünüp telefonu cebime geri koydum.

Elif’in bu ziyaretinde hiçbir şey yanlış ya da kötü gitmiyordu. Bu çok şaşırtıcı bir şeydi benim için. Yoksa lanet geriye mi dönüyordu? Böyle düşünürken “Kahvaltı hazır!” diye bağırdı Elif. Bir dakika Elif ne ara böyle düşünceli olmuştu ki, biraz önyargılı oturdum masaya ama hayatımda yediğim en lezzetli kahvaltıydı. İşe gitmek için evden çıktım, Mehmet Amcaya selam verdim, piyango satan amcaya da selam verirken biletlerin sonuçları aklıma geldi. Hala bakamamıştım. Metroda zar zor yer bulduktan sonra telefonumu açıp numaraları karşılaştırdım. “YAŞASIN!” diye yerimden zıplayınca herkes bana bakmaya başlamıştı. Pardon diyip yavaşça geri oturdum. Evet kazanmıştım sonunda rüyalarım gerçekleşiyordu…
Fakat eve gittiğimde bilet odamda değildi. Elif’e sorduğumda evde bulduğunu ve artık kendisinin olduğunu söyledi.

“Onu bana vermen gerekirdi!”

“Nereden bilebilirdim senin olduğunu, ha?”

“Yeter artık ver şu lanet olası bileti bana.”

“Uzatma istersen,” dedi gıcık bir sesle “artık benim oldu.”

Nasıl yapmıştı bunu bana, rüyalarım yalan olmuştu…

(Visited 104 times, 1 visits today)